İşsizlik Sorunu: Türkiye’nin Ekonomik Gerçekleri ve Çözüm Önerileri
y
Türkiye’de Enflasyon ve Fiyat İstikrarsızlığı
1923-2024 yılları arasında Türkiye’de enflasyon oranı ve fiyat endeksi değişimi
İşsizlik, modern ekonomilerin en önemli sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, hızlı nüfus artışı ve ekonomik büyümenin istihdam yaratma kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle, işsizlik oranları genellikle yüksek seviyelerde seyretmektedir. Türkiye de bu bağlamda, uzun yıllardır yüksek işsizlik oranlarıyla mücadele eden ülkeler arasında yer almaktadır.
Bu makalede, Türkiye’nin en önemli ekonomik sorunlarından biri olan yüksek işsizlik oranları ele alınacaktır. İşsizliğin tarihsel gelişimi, nedenleri, sonuçları ve hem olumlu hem de olumsuz yönleri detaylı bir şekilde incelenecektir. Ayrıca, işsizlikle mücadele politikaları, uluslararası karşılaştırmalar ve gelecek projeksiyonları da ele alınarak, konunun çok yönlü bir analizi sunulacaktır.
İşsizlik, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyal ve psikolojik boyutları olan karmaşık bir olgudur. Bu nedenle, makalemizde işsizliğin ekonomik etkilerinin yanı sıra, toplumsal ve bireysel düzeydeki etkilerine de yer verilecektir. Türkiye’nin demografik yapısı, eğitim sistemi, işgücü piyasasının özellikleri ve ekonomik politikaları gibi faktörler, işsizlik sorununun anlaşılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır.
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki yüksek işsizlik oranlarının kapsamlı bir analizini sunmak, sorunun kökenlerine inmek ve potansiyel çözüm yollarını tartışmaktır. Makalenin sonunda, Türkiye’nin işsizlik sorunuyla daha etkin bir şekilde mücadele edebilmesi için politika önerileri sunulacaktır.
2. Türkiye’de İşsizliğin Tarihsel Gelişimi
Türkiye’de işsizlik sorununun tarihsel gelişimini anlamak, günümüzdeki durumu daha iyi değerlendirebilmek açısından önemlidir. Bu bölümde, Cumhuriyet’in kuruluşu (1923) ile günümüze kadar olan süreçte Türkiye’de işsizliğin seyri ele alınacaktır.
2.1. Erken Cumhuriyet Dönemi (1923-1950)
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında, ülke ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalıydı. Bu dönemde, işsizlik kavramı bugünkü anlamıyla henüz tam olarak tanımlanmamıştı ve kırsal alanda yaşayan nüfusun büyük bir kısmı tarımsal faaliyetlerle uğraşıyordu. Ancak, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ve İkinci Dünya Savaşı‘nın etkileri, Türkiye’de de hissedilmiş ve ekonomik zorluklar yaşanmıştır.
2.2. Çok Partili Dönem ve Sanayileşme Hamleleri (1950-1980)
1950’lerden itibaren Türkiye’de sanayileşme hamleleri başlamış ve kırdan kente göç hızlanmıştır. Bu dönemde, tarım sektöründen sanayi ve hizmet sektörlerine geçiş yaşanmıştır. Ancak, kentlerdeki iş imkanlarının göç eden nüfusun tamamını absorbe edememesi, işsizlik sorununu gündeme getirmiştir.
1960’larda planlı kalkınma dönemine geçilmiş ve istihdam yaratma hedefi ekonomi politikalarının önemli bir parçası haline gelmiştir. Buna rağmen, hızlı nüfus artışı ve kırdan kente göçün devam etmesi, işsizlik oranlarının yüksek seyretmesine neden olmuştur.
2.3. 1980 Sonrası Dönem ve Ekonomik Liberalleşme
1980’lerde Türkiye ekonomisinde önemli bir dönüşüm yaşanmış, ithal ikameci politikalardan ihracata dayalı büyüme modeline geçilmiştir. Bu dönemde, özelleştirmeler ve piyasa ekonomisine geçiş süreci hızlanmıştır. Ancak, bu dönüşüm süreci de işsizlik sorununu tam olarak çözememiştir.
1990’larda Türkiye ekonomisi, sık sık ekonomik krizlerle karşı karşıya kalmış ve bu durum işsizlik oranlarının daha da artmasına neden olmuştur. Özellikle 1994 ve 2001 krizleri, işsizlik oranlarında ciddi artışlara yol açmıştır.
2.4. 2000’li Yıllar ve Günümüz
2002 yılından itibaren Türkiye ekonomisinde görece istikrarlı bir büyüme dönemi yaşanmıştır. Bu dönemde işsizlik oranlarında bir miktar düşüş gözlense de, oranlar hala yüksek seviyelerde seyretmeye devam etmiştir. Özellikle 2008 küresel finansal krizi ve sonrasındaki dönemde, işsizlik oranları tekrar yükselme eğilimine girmiştir.
Son yıllarda, Türkiye’de genç işsizliği ve kadın işsizliği gibi spesifik alanlardaki sorunlar daha da belirgin hale gelmiştir. Ayrıca, teknolojik gelişmeler ve dijitalleşmenin işgücü piyasası üzerindeki etkileri, işsizlik sorununun yeni boyutlar kazanmasına neden olmuştur.
2.5. COVID-19 Pandemisinin Etkileri
2020 yılında başlayan COVID-19 pandemisi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işsizlik oranlarını olumsuz etkilemiştir. Pandemi nedeniyle uygulanan kısıtlamalar ve ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama, işsizlik oranlarının artmasına neden olmuştur. Bu dönemde, kısa çalışma ödeneği gibi uygulamalarla işsizliğin daha da artması engellenmeye çalışılsa da, pandeminin uzun vadeli etkileri hala belirsizliğini korumaktadır.
Türkiye’de işsizliğin tarihsel gelişimi incelendiğinde, sorunun yapısal niteliği ve ekonomik dönüşümlerle olan yakın ilişkisi göze çarpmaktadır. Ülkenin tarımdan sanayiye, sanayiden hizmet sektörüne geçiş süreçleri, kentleşme, nüfus artışı ve ekonomik krizler gibi faktörler, işsizlik oranlarının seyrini önemli ölçüde etkilemiştir.
3. İşsizliğin Tanımı ve Türleri
İşsizlik kavramını daha iyi anlamak ve Türkiye’deki durumu doğru bir şekilde değerlendirebilmek için, öncelikle işsizliğin tanımını yapmak ve farklı türlerini incelemek gerekmektedir.
3.1. İşsizliğin Tanımı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tanımına göre işsiz, çalışma çağında olup (15-64 yaş arası) son bir hafta içinde iş aramış olan, çalışmaya hazır ancak iş bulamamış kişidir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) de bu tanımı esas almaktadır.
İşsizlik oranı ise, toplam işsiz sayısının işgücüne oranı olarak hesaplanmaktadır. İşgücü, çalışanlar ve iş arayanların toplamından oluşmaktadır.
3.2. İşsizlik Türleri
İşsizlik, nedenlerine ve özelliklerine göre farklı türlere ayrılmaktadır. Türkiye’deki işsizlik sorununun daha iyi anlaşılabilmesi için bu türlerin incelenmesi önemlidir.
3.2.1. Friksiyonel İşsizlik
Friksiyonel işsizlik, iş değiştirme sürecinde veya ilk kez iş arayanların yaşadığı geçici işsizlik durumudur. Bu tür işsizlik, ekonominin doğal işleyişinin bir parçası olarak kabul edilir ve genellikle kısa sürelidir. Türkiye’de özellikle genç nüfusun iş piyasasına ilk girişinde yaşanan işsizlik, kısmen friksiyonel işsizlik olarak değerlendirilebilir.
3.2.2. Yapısal İşsizlik
Yapısal işsizlik, ekonomideki yapısal değişimler sonucu ortaya çıkan ve uzun süreli olabilen işsizlik türüdür. Teknolojik gelişmeler, sektörel değişimler veya coğrafi faktörler nedeniyle işgücü arzı ile talebi arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır. Türkiye’de, özellikle tarım sektöründen sanayi ve hizmet sektörlerine geçiş sürecinde yaşanan işsizlik, yapısal işsizliğe örnek olarak gösterilebilir.
3.2.3. Konjonktürel İşsizlik
Konjonktürel işsizlik, ekonomik dalgalanmalar ve krizler sonucu ortaya çıkan işsizlik türüdür. Ekonominin daralma dönemlerinde artar, genişleme dönemlerinde azalır. Türkiye’de 1994, 2001 ve 2008 krizleri sonrasında yaşanan işsizlik artışları, konjonktürel işsizliğe örnek olarak verilebilir.
3.2.4. Mevsimsel İşsizlik
Mevsimsel işsizlik, yılın belirli dönemlerinde bazı sektörlerdeki iş imkanlarının azalması sonucu ortaya çıkan geçici işsizlik türüdür. Türkiye’de özellikle tarım ve turizm sektörlerinde mevsimsel işsizlik yaygın olarak görülmektedir.
3.2.5. Gizli İşsizlik
Gizli işsizlik, kişilerin çalışıyor görünmesine rağmen, verimliliğin düşük olduğu ve işgücünün tam olarak kullanılmadığı durumları ifade eder. Türkiye’de özellikle kamu sektöründe ve aile işletmelerinde gizli işsizlik yaygın olarak görülmektedir.
3.2.6. Teknolojik İşsizlik
Teknolojik işsizlik, teknolojik gelişmeler sonucu bazı mesleklerin ortadan kalkması veya insan gücüne olan ihtiyacın azalması nedeniyle ortaya çıkan işsizlik türüdür. Türkiye’de son yıllarda, özellikle dijitalleşme ve otomasyon süreçleri nedeniyle bazı sektörlerde teknolojik işsizlik riski artmaktadır.
3.3. Türkiye’de Öne Çıkan İşsizlik Türleri
Türkiye’de işsizlik sorunu incelendiğinde, yapısal işsizlik ve konjonktürel işsizliğin öne çıktığı görülmektedir. Ülkenin ekonomik yapısındaki dönüşümler, eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumsuzluklar ve ekonomik krizler, bu işsizlik türlerinin yaygın olmasına neden olmaktadır.
Ayrıca, genç işsizliği ve kadın işsizliği gibi spesifik grupları etkileyen işsizlik türleri de Türkiye’de önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Genç işsizliği, eğitim sisteminden iş hayatına geçişteki zorluklar ve deneyim eksikliği gibi nedenlerle yüksek seviyelerde seyretmektedir. Kadın işsizliği ise, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, iş-yaşam dengesi sorunları ve işgücü piyasasındaki ayrımcılık gibi faktörlerden etkilenmektedir.
3.4. İşsizlik Ölçümünde Kullanılan Yöntemler ve Türkiye’deki Uygulamalar
Türkiye’de işsizlik oranları, TÜİK tarafından düzenli olarak yapılan Hanehalkı İşgücü Anketleri aracılığıyla ölçülmektedir. Bu anketler, ILO standartlarına uygun olarak hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Ancak, resmi işsizlik oranlarının gerçek durumu tam olarak yansıtmadığı yönünde eleştiriler de mevcuttur.
Özellikle, iş aramaktan vazgeçmiş olan ve bu nedenle işgücüne dahil edilmeyen kişilerin (cesareti kırılmış işçiler) varlığı, gerçek işsizlik oranının daha yüksek olabileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle, geniş tanımlı işsizlik oranı, eksik istihdam oranı gibi alternatif göstergeler de işsizlik sorununun boyutlarını anlamak açısından önem taşımaktadır.
İşsizliğin tanımı ve türleri, Türkiye’deki işsizlik sorununun çok boyutlu ve karmaşık yapısını ortaya koymaktadır. Sorunun çözümü için, farklı işsizlik türlerine yönelik spesifik politikaların geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.
4. Türkiye’de İşsizliğin Mevcut Durumu
Türkiye’de işsizliğin mevcut durumunu anlamak için, güncel verileri incelemek ve bu verileri farklı açılardan değerlendirmek gerekmektedir. Bu bölümde, Türkiye’deki işsizlik oranlarının son durumu, işsizliğin demografik ve sektörel dağılımı, bölgesel farklılıklar ve işsizliğin niteliksel özellikleri ele alınacaktır.
4.1. Güncel İşsizlik Oranları
TÜİK’in en son açıkladığı verilere göre (bu makalenin yazıldığı tarih itibariyle), Türkiye’de genel işsizlik oranı %10,7 seviyesindedir. Ancak, bu oran zaman içinde dalgalanmalar göstermekte ve ekonomik koşullara bağlı olarak değişmektedir.
4.2. Genç İşsizliği
Türkiye’de genç işsizliği (15-24 yaş arası) genel işsizlik oranının yaklaşık iki katı seviyesinde seyretmektedir. Son verilere göre genç işsizlik oranı %20,3‘tür. Bu durum, Türkiye’nin en önemli ekonomik ve sosyal sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir.
4.3. Kadın İşsizliği
Kadın işsizlik oranı, erkeklere göre daha yüksek seyretmektedir. Son verilere göre kadınlarda işsizlik oranı %13,4 iken, erkeklerde bu oran %9,4‘tür. Ayrıca, kadınların işgücüne katılım oranı da erkeklere göre oldukça düşüktür.
4.4. Eğitim Düzeyine Göre İşsizlik
İşsizlik oranları, eğitim düzeyine göre farklılık göstermektedir. Genel olarak, yükseköğretim mezunlarında işsizlik oranı daha yüksektir. Bu durum, eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumsuzluğa işaret etmektedir.
4.5. Sektörel Dağılım
Türkiye’de istihdamın sektörel dağılımı şu şekildedir:
- Hizmet sektörü: %56,2
- Sanayi sektörü: %20,5
- Tarım sektörü: %17,0
- İnşaat sektörü: %6,3
İşsizlik oranları sektörler arasında farklılık göstermektedir. Özellikle inşaat sektöründe ekonomik dalgalanmalara bağlı olarak işsizlik oranlarında büyük değişimler yaşanabilmektedir.
4.6. Bölgesel Farklılıklar
Türkiye’de işsizlik oranları bölgeler arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Genel olarak, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde işsizlik oranları daha yüksektir. Örneğin, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illerini kapsayan bölgede işsizlik oranı %30‘un üzerindedir.
4.7. Uzun Süreli İşsizlik
Türkiye’de uzun süreli işsizlik (1 yıl ve daha uzun süredir iş arayanlar) oranı da önemli bir sorun teşkil etmektedir. Uzun süreli işsizlerin toplam işsizler içindeki payı yaklaşık %25 civarındadır.
4.8. Kayıt Dışı İstihdam
Türkiye’de kayıt dışı istihdam oranı hala yüksek seviyelerdedir. Son verilere göre, tarım dışı sektörlerde kayıt dışı çalışanların oranı %20,3‘tür. Bu durum, işsizlik istatistiklerinin gerçek durumu tam olarak yansıtmamasına neden olmaktadır.
4.9. Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler (NEET)
Türkiye’de ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin (NEET) oranı oldukça yüksektir. 15-24 yaş arası gençlerin yaklaşık %26‘sı bu kategoride yer almaktadır. Bu durum, genç nüfusun potansiyelinin yeterince değerlendirilememesine işaret etmektedir.
4.10. İşsizlik Sigortası ve Başvuruları
İşsizlik sigortasından yararlanan kişi sayısı, toplam işsiz sayısına göre oldukça düşüktür. Bu durum, işsizlik sigortası sisteminin kapsayıcılığının sınırlı olduğunu göstermektedir.
4.11. COVID-19 Pandemisinin Etkileri
COVID-19 pandemisi, Türkiye’de işsizlik oranlarını olumsuz etkilemiştir. Pandemi döneminde uygulanan kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasağı gibi önlemler, işsizlik oranlarının daha fazla artmasını engellemiştir. Ancak, bu önlemlerin kaldırılmasıyla birlikte işsizlik oranlarında artış riski bulunmaktadır.
4.12. İşgücüne Katılım Oranı
Türkiye’de işgücüne katılım oranı, OECD ülkeleri ortalamasının altındadır. Özellikle kadınların işgücüne katılım oranının düşük olması, genel işgücüne katılım oranını olumsuz etkilemektedir.
4.13. Eksik İstihdam
Türkiye’de eksik istihdam oranı da önemli bir sorun teşkil etmektedir. Mevcut işinde çalışmak istediğinden daha az saat çalışanlar veya mevcut işine ek olarak başka bir iş arayanlar, eksik istihdam kategorisinde değerlendirilmektedir.
4.14. Nitelik Uyumsuzluğu
İşgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğu sorunu yaygın olarak görülmektedir. Birçok kişi, eğitim aldığı alanın dışında çalışmak zorunda kalmakta veya sahip olduğu niteliklerin altında işlerde çalışmaktadır.
Türkiye’de işsizliğin mevcut durumu incelendiğinde, sorunun çok boyutlu ve karmaşık yapısı ortaya çıkmaktadır. Genel işsizlik oranının yanı sıra, genç işsizliği, kadın işsizliği, bölgesel farklılıklar ve nitelik uyumsuzluğu gibi spesifik sorunlar, Türkiye’nin işgücü piyasasının karşı karşıya olduğu zorlukları göstermektedir. Bu sorunların çözümü için, kapsamlı ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir.
5. İşsizliğin Nedenleri
Türkiye’de yüksek işsizlik oranlarının arkasında yatan nedenler çok çeşitli ve karmaşıktır. Bu bölümde, işsizliğin temel nedenleri detaylı bir şekilde incelenecektir.
5.1. Yapısal Nedenler
5.1.1. Ekonomik Yapı ve Dönüşüm Süreci
Türkiye ekonomisi, son yıllarda tarım sektöründen sanayi ve hizmet sektörlerine doğru bir dönüşüm geçirmektedir. Bu dönüşüm süreci, işgücü piyasasında uyum sorunlarına yol açmakta ve yapısal işsizliğe neden olmaktadır. Tarım sektöründen ayrılan işgücünün, diğer sektörlerde istihdam edilebilmesi için gerekli becerilere sahip olmaması, işsizlik oranlarının artmasına neden olmaktadır.
5.1.2. Eğitim Sistemi ve İşgücü Piyasası Uyumsuzluğu
Türkiye’de eğitim sistemi ile işgücü piyasasının ihtiyaçları arasında önemli bir uyumsuzluk bulunmaktadır. Eğitim kurumlarından mezun olan gençlerin, işgücü piyasasının talep ettiği becerilere yeterince sahip olmaması, işsizlik oranlarının yüksek kalmasına neden olmaktadır. Özellikle mesleki eğitim alanındaki eksiklikler, bu sorunu daha da derinleştirmektedir.
5. İşsizliğin Nedenleri
Türkiye’de yüksek işsizlik oranlarının arkasında yatan nedenler çok çeşitli ve karmaşıktır. Bu bölümde, işsizliğin temel nedenleri detaylı bir şekilde incelenecektir.
5.1. Yapısal Nedenler
5.1.1. Ekonomik Yapı ve Dönüşüm Süreci
Türkiye ekonomisi, son yıllarda tarım sektöründen sanayi ve hizmet sektörlerine doğru bir dönüşüm geçirmektedir. Bu dönüşüm süreci, işgücü piyasasında uyum sorunlarına yol açmakta ve yapısal işsizliğe neden olmaktadır. Tarım sektöründen ayrılan işgücünün, diğer sektörlerde istihdam edilebilmesi için gerekli becerilere sahip olmaması, işsizlik oranlarının artmasına neden olmaktadır.
5.1.2. Eğitim Sistemi ve İşgücü Piyasası Uyumsuzluğu
Türkiye’de eğitim sistemi ile işgücü piyasasının ihtiyaçları arasında önemli bir uyumsuzluk bulunmaktadır. Eğitim kurumlarından mezun olan gençlerin, işgücü piyasasının talep ettiği becerilere yeterince sahip olmaması, işsizlik oranlarının yüksek kalmasına neden olmaktadır. Özellikle mesleki eğitim alanındaki eksiklikler, bu sorunu daha da derinleştirmektedir.
5.1.3. Teknolojik Gelişmeler ve Otomasyon
Teknolojik gelişmeler ve otomasyon süreçleri, bazı mesleklerin ortadan kalkmasına veya dönüşüm geçirmesine neden olmaktadır. Bu durum, özellikle düşük vasıflı işgücü için işsizlik riskini artırmaktadır. Türkiye’nin, bu teknolojik dönüşüme uyum sağlama konusundaki zorlukları, işsizlik oranlarını olumsuz etkilemektedir.
5.1.4. Bölgesel Eşitsizlikler
Türkiye’de bölgeler arası ekonomik gelişmişlik farkları, işsizlik oranlarında da bölgesel farklılıklara yol açmaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yatırım ve iş imkanlarının sınırlı olması, bu bölgelerde işsizlik oranlarının daha yüksek olmasına neden olmaktadır.
5.2. Makroekonomik Nedenler
5.2.1. Ekonomik Büyüme ve İstihdam İlişkisi
Türkiye’de ekonomik büyüme ile istihdam artışı arasındaki ilişki zayıftır. Bu durum, “istihdam yaratmayan büyüme” olarak adlandırılmaktadır. Ekonomik büyümenin yeterli düzeyde istihdam yaratamaması, işsizlik oranlarının yüksek kalmasına neden olmaktadır.
5.2.2. Yatırım Eksikliği
Özel sektör yatırımlarının yetersizliği ve doğrudan yabancı yatırımların sınırlı kalması, yeni iş imkanlarının yaratılmasını engellemektedir. Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik belirsizlikler ve jeopolitik riskler, yatırım ortamını olumsuz etkilemektedir.
5.2.3. Ekonomik Krizler ve Dalgalanmalar
Türkiye ekonomisi, zaman zaman ekonomik krizler ve dalgalanmalarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum, işsizlik oranlarının artmasına ve işgücü piyasasında istikrarsızlığa yol açmaktadır. Özellikle 1994, 2001 ve 2008 krizleri, işsizlik oranlarında ciddi artışlara neden olmuştur.
5.2.4. Enflasyon ve Makroekonomik İstikrarsızlık
Yüksek enflasyon ve makroekonomik istikrarsızlık, işgücü piyasasını olumsuz etkilemektedir. Fiyat istikrarının sağlanamaması, işverenlerin uzun vadeli istihdam planları yapmasını zorlaştırmakta ve işsizlik riskini artırmaktadır.
5.3. Demografik Nedenler
5.3.1. Hızlı Nüfus Artışı ve Genç Nüfus
Türkiye’nin genç ve dinamik nüfus yapısı, bir yandan ekonomik potansiyel oluştururken, diğer yandan işgücü piyasasına her yıl çok sayıda yeni katılımcının girmesine neden olmaktadır. Ekonominin, bu genç nüfusa yeterli iş imkanı sağlayamaması, genç işsizlik oranlarının yüksek olmasına yol açmaktadır.
5.3.2. İç Göç ve Kentleşme
Kırsal alanlardan kentlere yönelik iç göç hareketleri, kentlerdeki işsizlik baskısını artırmaktadır. Göç eden nüfusun, kentlerdeki iş piyasasının talep ettiği becerilere sahip olmaması, uyum sorunlarına ve işsizliğe neden olmaktadır.
5.4. Kurumsal ve Yasal Nedenler
5.4.1. İşgücü Piyasası Düzenlemeleri
İşgücü piyasasındaki katı düzenlemeler ve yüksek işgücü maliyetleri, işverenlerin yeni istihdam yaratma konusunda çekimser davranmasına neden olabilmektedir. İş güvencesi, kıdem tazminatı gibi konulardaki düzenlemeler, işverenlerin esnek istihdam politikaları uygulamasını zorlaştırmaktadır.
5.4.2. Kayıt Dışı Ekonomi
Türkiye’de kayıt dışı ekonominin büyüklüğü, resmi işsizlik istatistiklerinin gerçek durumu tam olarak yansıtmamasına neden olmaktadır. Kayıt dışı istihdam, bir yandan işsizlik oranlarının olduğundan düşük görünmesine yol açarken, diğer yandan kayıtlı istihdamın artmasını engellemektedir.
5.4.3. Aktif İşgücü Piyasası Politikalarının Yetersizliği
İşsizlikle mücadelede önemli bir araç olan aktif işgücü piyasası politikalarının (mesleki eğitim, işe yerleştirme hizmetleri, girişimcilik destekleri vb.) etkinliğinin sınırlı olması, işsizlik sorunuyla mücadeleyi zorlaştırmaktadır.
5.5. Sosyal ve Kültürel Nedenler
5.5.1. Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
Kadınların işgücüne katılımının düşük olması, genel işsizlik oranlarını etkilemektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri, iş-yaşam dengesi sorunları ve işgücü piyasasındaki ayrımcılık, kadınların istihdama katılımını sınırlandırmaktadır.
5.5.2. Mesleki Tercihler ve İş Beğenmeme
Bazı sektörlerde ve mesleklerde işgücü açığı olmasına rağmen, bu alanlara yönelik toplumsal algılar ve tercihler nedeniyle işsizlik sorunu devam edebilmektedir. Özellikle gençler arasında bazı mesleklere yönelik olumsuz algılar, işsizlik oranlarını etkileyebilmektedir.
5.6. Dış Faktörler
5.6.1. Küresel Ekonomik Koşullar
Türkiye ekonomisinin dış ticarete ve küresel ekonomiye olan bağımlılığı, işsizlik oranlarını etkilemektedir. Küresel ekonomik krizler ve dalgalanmalar, Türkiye’deki işsizlik oranlarını doğrudan etkileyebilmektedir.
5.6.2. Jeopolitik Riskler
Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum ve bölgesel istikrarsızlıklar, ekonomik belirsizliklere ve yatırım ortamının bozulmasına neden olabilmektedir. Bu durum, dolaylı olarak işsizlik oranlarını etkilemektedir.
5.6.3. COVID-19 Pandemisi
2020 yılında başlayan COVID-19 pandemisi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işsizlik oranlarını olumsuz etkilemiştir. Pandemi nedeniyle uygulanan kısıtlamalar ve ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama, işsizlik riskini artırmıştır.
Türkiye’de işsizliğin nedenleri incelendiğinde, sorunun çok boyutlu ve karmaşık yapısı ortaya çıkmaktadır. Yapısal, makroekonomik, demografik, kurumsal, sosyal ve dış faktörlerin bir araya gelmesi, işsizlik sorununu Türkiye’nin en önemli ekonomik ve sosyal meselelerinden biri haline getirmektedir. Bu nedenlerin doğru bir şekilde analiz edilmesi ve her birine yönelik spesifik çözüm önerilerinin geliştirilmesi, işsizlikle mücadelede başarı şansını artıracaktır.
6. İşsizliğin Ekonomik Sonuçları
İşsizlik, sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda ekonominin genelini etkileyen önemli bir makroekonomik sorundur. Türkiye’de yüksek işsizlik oranlarının ekonomi üzerindeki etkileri çok yönlü ve derindir. Bu bölümde, işsizliğin Türkiye ekonomisi üzerindeki başlıca sonuçları ele alınacaktır.
6.1. Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkiler
6.1.1. Potansiyel Üretim Kaybı
Yüksek işsizlik oran
ları, ekonominin potansiyel üretim kapasitesinin altında çalışmasına neden olmaktadır. İşsiz kalan işgücünün üretim sürecine katılamaması, ekonominin büyüme potansiyelini sınırlandırmaktadır. Türkiye gibi genç ve dinamik bir nüfusa sahip bir ülke için bu durum, önemli bir fırsat maliyeti oluşturmaktadır.
6.1.2. Toplam Talep Üzerindeki Olumsuz Etkiler
İşsizlik, hane halkı gelirlerini azaltarak toplam talebi düşürmektedir. Tüketim harcamalarının azalması, üretim ve yatırım kararlarını olumsuz etkileyerek ekonomik büyümeyi yavaşlatmaktadır. Bu durum, ekonomide bir kısır döngüye yol açabilmektedir.
6.1.3. Beşeri Sermaye Kaybı
Uzun süreli işsizlik, işgücünün sahip olduğu becerilerin körelmesine ve güncelliğini yitirmesine neden olmaktadır. Bu durum, ekonominin uzun vadeli büyüme potansiyelini olumsuz etkilemektedir. Özellikle genç işsizliği, ülkenin beşeri sermaye birikimini zayıflatmaktadır.
6.2. Kamu Maliyesi Üzerindeki Etkiler
6.2.1. Vergi Gelirlerinde Azalma
İşsizliğin artması, vergi gelirlerinin azalmasına neden olmaktadır. Gelir vergisi, sosyal güvenlik primleri ve dolaylı vergilerdeki düşüş, kamu gelirlerini olumsuz etkilemektedir. Bu durum, Türkiye’nin bütçe dengesi üzerinde baskı oluşturmaktadır.
6.2.2. Sosyal Harcamalarda Artış
İşsizlik sigortası ödemeleri, sosyal yardımlar ve diğer destek programları nedeniyle kamu harcamaları artmaktadır. Bu durum, bütçe açığının büyümesine ve kamu borç yükünün artmasına neden olabilmektedir.
6.2.3. Kamu Yatırımlarının Azalması
Artan sosyal harcamalar ve azalan vergi gelirleri, kamu yatırımları için ayrılabilecek kaynakları sınırlandırmaktadır. Bu durum, uzun vadeli ekonomik büyüme potansiyelini olumsuz etkilemektedir.
6. İşsizliğin Ekonomik Sonuçları
İşsizlik, ekonomik sonuçlarının yanı sıra, toplum ve bireyler üzerinde önemli sosyal etkilere de sahiptir. Bu bölümde, Türkiye’de yüksek işsizlik oranlarının ekonomik sonuçları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
6.3. Dış Ticaret ve Rekabet Gücü Üzerindeki Etkiler
6.3.1. İhracat Performansı Üzerindeki Etkiler
Yüksek işsizlik, işgücü maliyetlerini düşürerek kısa vadede ihracat rekabet gücünü artırabilir. Ancak uzun vadede, beşeri sermaye kaybı ve verimlilik düşüşü nedeniyle ihracat performansı olumsuz etkilenebilir.
6.3.2. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Üzerindeki Etkiler
Yüksek işsizlik oranları, bir yandan ucuz işgücü avantajı sağlayarak yabancı yatırımları çekebilir. Ancak diğer yandan, ekonomik istikrarsızlık ve iç talep yetersizliği algısı yaratarak yabancı yatırımcıları caydırabilir.
6.4. Enflasyon ve Para Politikası Üzerindeki Etkiler
6.4.1. Phillips Eğrisi İlişkisi
Geleneksel ekonomi teorisine göre, işsizlik ile enflasyon arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır (Phillips Eğrisi). Ancak Türkiye’de zaman zaman yüksek işsizlik ve yüksek enflasyonun bir arada görülmesi (stagflasyon), bu ilişkinin her zaman geçerli olmadığını göstermektedir.
6.4.2. Para Politikası Uygulamaları Üzerindeki Etkiler
Yüksek işsizlik oranları, Merkez Bankası‘nın para politikası kararlarını etkilemektedir. İşsizlikle mücadele için genişletici para politikaları uygulanması, enflasyon hedeflemesi rejimi ile çelişebilmektedir.
6.5. Finansal Sektör Üzerindeki Etkiler
6.5.1. Kredi Riski ve Bankacılık Sektörü
Yüksek işsizlik oranları, hane halkının borç ödeme kapasitesini düşürerek kredi riskini artırmaktadır. Bu durum, bankacılık sektörünün performansını ve finansal istikrarı olumsuz etkileyebilmektedir.
6.5.2. Tasarruf ve Yatırım Davranışları
İşsizlik, hane halkı tasarruflarını azaltmakta ve yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir. Bu durum, finansal piyasaların derinliğini ve etkinliğini sınırlandırabilmektedir.
6.6. Sektörel Etkiler
6.6.1. İç Piyasaya Yönelik Sektörler Üzerindeki Etkiler
Yüksek işsizlik oranları, iç talebi zayıflatarak özellikle perakende, konut, otomotiv gibi iç piyasaya yönelik sektörleri olumsuz etkilemektedir.
6.6.2. İhracata Yönelik Sektörler Üzerindeki Etkiler
İşsizliğin ihracata yönelik sektörler üzerindeki etkisi daha karmaşıktır. Kısa vadede işgücü maliyetlerini düşürerek rekabet avantajı sağlayabilirken, uzun vadede nitelikli işgücü kaybı nedeniyle olumsuz etkilenebilmektedir.
6.7. Ekonomik Güven ve Beklentiler Üzerindeki Etkiler
6.7.1. Tüketici Güveni
Yüksek işsizlik oranları, tüketici güvenini olumsuz etkileyerek harcama ve yatırım kararlarını ertelemelerine neden olmaktadır. Bu durum, ekonomik toparlanmayı geciktirebilmektedir.
6.7.2. Yatırımcı Güveni
İşsizlik oranlarındaki artış, yatırımcıların ekonominin geleceğine yönelik beklentilerini olumsuz etkileyerek yatırım kararlarını ertelemelerine veya iptal etmelerine neden olabilmektedir.
6.8. Kayıt Dışı Ekonomi Üzerindeki Etkiler
Yüksek işsizlik oranları, kayıt dışı ekonominin büyümesine neden olabilmektedir. İşsiz kalan kişilerin kayıt dışı sektörlere yönelmesi, vergi gelirlerinin azalmasına ve haksız rekabete yol açabilmektedir.
6.9. İnovasyon ve Ar-Ge Faaliyetleri Üzerindeki Etkiler
Yüksek işsizlik ortamında, şirketlerin Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarını azaltma eğilimi göstermesi, uzun vadeli ekonomik büyüme potansiyelini olumsuz etkileyebilmektedir.
6.10. Ekonomik Kırılganlık ve Şoklara Karşı Dayanıklılık
Yüksek işsizlik oranları, ekonominin dış şoklara karşı kırılganlığını artırmakta ve ekonomik krizlerin etkilerinin daha derin ve uzun süreli olmasına neden olabilmektedir.
İşsizliğin ekonomik sonuçları, Türkiye ekonomisinin performansını ve geleceğini derinden etkilemektedir. Yüksek işsizlik oranları, ekonomik büyümeyi sınırlandırmakta, kamu maliyesini zorlamakta, finansal istikrarı tehdit etmekte ve ekonominin uzun vadeli potansiyelini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, işsizlikle mücadele sadece sosyal bir mesele değil, aynı zamanda ekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme için de kritik öneme sahiptir.
7. İşsizliğin Sosyal Sonuçları
İşsizlik, ekonomik sonuçlarının yanı sıra, toplum ve bireyler üzerinde önemli sosyal etkilere de sahiptir. Bu bölümde, Türkiye’de yüksek işsizlik oranlarının sosyal sonuçları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
7.1. Bireysel ve Psikolojik Etkiler
7.1.1. Özgüven ve Öz-saygı Kaybı
İşsizlik, bireylerin özgüvenini ve öz-saygısını olumsuz etkilemektedir. İş, sadece gelir kaynağı değil, aynı zamanda kişinin toplumsal statüsünü ve kimliğini belirleyen önemli bir faktördür. İşsiz kalmak, bireylerin kendilerini değersiz ve toplumdan dışlanmış hissetmelerine neden olabilmektedir.
7.1.2. Depresyon ve Anksiyete
Uzun süreli işsizlik, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunların ortaya çıkmasına veya mevcut sorunların derinleşmesine yol açabilmektedir. Türkiye’de yapılan araştırmalar, işsiz bireylerde depresyon ve anksiyete oranlarının daha yüksek olduğunu göstermektedir.
7.1.3. Stres ve Sağlık Sorunları
İşsizlik, finansal belirsizlik ve gelecek kaygısı nedeniyle yüksek düzeyde strese neden olmaktadır. Bu durum, fiziksel sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına veya mevcut sağlık sorunlarının kötüleşmesine yol açabilmektedir.
7.1.4. Sosyal İzolasyon
İşsizlik, bireylerin sosyal çevrelerinden uzaklaşmalarına ve izole olmalarına neden olabilmektedir. İş arkadaşlarıyla olan ilişkilerin kaybı ve sosyal aktivitelere katılımın azalması, bireylerin sosyal sermayesini zayıflatmaktadır.
7.2. Aile Yapısı Üzerindeki Etkiler
7.2.1. Aile İçi İlişkiler ve Gerilimler
İşsizlik, aile içi ilişkileri olumsuz etkileyebilmektedir. Finansal stres, rol değişimleri ve gelecek kaygısı, aile içi gerilimlerin artmasına ve ilişkilerin bozulmasına neden olabilmektedir.
7.2.2. Evlilik ve Boşanma Oranları
Uzun süreli işsizlik, evlilik kararlarının ertelenmesine veya boşanma oranlarının artmasına yol açabilmektedir. Türkiye’de yapılan bazı çalışmalar, işsizlik oranlarındaki artışla boşanma oranları arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir.
7.2.3. Çocuklar Üzerindeki Etkiler
Ebeveynlerin işsiz kalması, çocukların eğitim imkanlarını, beslenme koşullarını ve genel refahını olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrıca, ebeveynlerin yaşadığı stres ve kaygı, çocukların psikolojik gelişimini de etkileyebilmektedir.
7.3. Toplumsal Eşitsizlik ve Sosyal Adalet
7.3.1. Gelir Dağılımı Eşitsizliği
İşsizlik, gelir dağılımı eşitsizliğini artırmaktadır. İşsiz kalan bireylerin gelir kaybı yaşaması, toplumda gelir uçurumunun derinleşmesine neden olmaktadır. Bu durum, Türkiye’de zaten var olan gelir eşitsizliği sorununu daha da kötüleştirmektedir.
7.3.2. Fırsat Eşitsizliği
İşsizlik, bireylerin eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlere erişimini kısıtlayarak fırsat eşitsizliğini artırmaktadır. Bu durum, toplumsal hareketliliği sınırlandırmakta ve sosyal adalet algısını zayıflatmaktadır.
7.3.3. Sosyal Dışlanma
Uzun süreli işsizlik, bireylerin toplumdan dışlanma riskini artırmaktadır. İşsiz bireylerin sosyal ve ekonomik hayata katılımlarının azalması, toplumsal bütünleşmeyi zayıflatmaktadır.
7.4. Suç Oranları ve Toplumsal Güvenlik
7.4.1. Suç Oranlarındaki Artış
Yüksek işsizlik oranları ile suç oranları arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle mülkiyet suçları ve ekonomik suçlarda artış gözlemlenebilmektedir.
7.4.2. Toplumsal Güvenlik Algısı
İşsizliğin artması, toplumda güvensizlik ve korku duygularının yaygınlaşmasına neden olabilmektedir. Bu durum, sosyal uyumu ve toplumsal dayanışmayı zayıflatabilmektedir.
7.5. Göç ve Demografik Etkiler
7.5.1. İç Göç Hareketleri
Yüksek işsizlik oranları, iş imkanı arayışıyla iç göç hareketlerini tetikleyebilmektedir. Bu durum, kentlerde nüfus yoğunluğunun artmasına ve yeni sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
7.5.2. Beyin Göçü
Özellikle nitelikli işgücünün işsiz kalması veya uygun iş bulamaması, beyin göçüne yol açabilmektedir. Bu durum, Türkiye’nin beşeri sermaye kaybı yaşamasına neden olmaktadır.
7.6. Eğitim ve Beşeri Sermaye Üzerindeki Etkiler
7.6.1. Eğitime Yatırım Kararları
Yüksek işsizlik oranları, bireylerin eğitime yatırım kararlarını etkileyebilmektedir. Bir yandan işsizlik riski nedeniyle daha fazla eğitim alma eğilimi görülürken, diğer yandan eğitimin getirisi konusundaki belirsizlikler nedeniyle eğitim yatırımları azalabilmektedir.
7.6.2. Becerilerin Körelmesi
Uzun süreli işsizlik, bireylerin sahip oldukları becerilerin körelmesine ve güncelliğini yitirmesine neden olmaktadır. Bu durum, işgücünün niteliğini ve üretkenliğini olumsuz etkilemektedir.
7.7. Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerindeki Baskılar
7.7.1. Sosyal Güvenlik Sisteminin Sürdürülebilirliği
Yüksek işsizlik oranları, sosyal güvenlik sisteminin finansmanını zorlaştırmaktadır. Prim ödeyen çalışan sayısının azalması ve işsizlik sigortası ödemelerinin artması, sistemin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.
7.7.2. Sağlık Hizmetlerine Erişim
İşsizlik nedeniyle sağlık sigortası kapsamı dışında kalan bireylerin sayısının artması, sağlık hizmetlerine erişimde eşitsizliklere yol açabilmektedir.
7.8. Siyasi ve Toplumsal İstikrar Üzerindeki Etkiler
7.8.1. Siyasi Memnuniyetsizlik ve Protesto Hareketleri
Yüksek işsizlik oranları, toplumda siyasi memnuniyetsizliğin artmasına ve protesto hareketlerinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu durum, siyasi istikrarı tehdit edebilmektedir.
7.8.2. Aşırı Uçlara Kayma
İşsizlik ve ekonomik zorluklar, bireylerin siyasi görüşlerinde radikalleşmeye ve aşırı uçlara kayma eğilimine yol açabilmektedir. Bu durum, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirebilmektedir.
7.9. Kültürel ve Sanatsal Faaliyetler Üzerindeki Etkiler
Yüksek işsizlik oranları, bireylerin kültürel ve sanatsal faaliyetlere katılımını ve bu alanlara yapılan yatırımları azaltabilmektedir. Bu durum, toplumun kültürel zenginliğini ve yaratıcılığını olumsuz etkileyebilmektedir.
7.10. Toplumsal Değerler ve Normlar Üzerindeki Etkiler
7.10.1. İş Etiği ve Çalışma Kültürü
Uzun süreli işsizlik, toplumda iş etiği ve çalışma kültürü üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. İş bulma umudunu kaybeden bireylerin, çalışma hayatından uzaklaşması ve motivasyon kaybı yaşaması söz konusu olabilmektedir.
Bu sonuçlar, Türkiye’de yüksek işsizlik oranlarının sosyal yapı üzerindeki derin etkilerini göstermektedir. İşsizlikle mücadele etmek, sadece ekonomik istikrarı sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda sosyal uyum ve bireylerin yaşam kalitesini artırmak için de kritik öneme sahiptir.
8. İşsizliğin Olumlu Yönleri
İşsizlik genellikle olumsuz bir olgu olarak değerlendirilse de, bazı açılardan olumlu etkileri veya potansiyel faydaları olduğu da ileri sürülmektedir. Bu bölümde, işsizliğin olumlu yönleri veya potansiyel faydaları, eleştirel bir bakış açısıyla ele alınacaktır. Ancak, bu olumlu yönlerin işsizliğin genel olumsuz etkilerini dengelemediğini ve işsizliğin hala ciddi bir ekonomik ve sosyal sorun olduğunu vurgulamak önemlidir.
8.1. İşgücü Piyasasında Esneklik ve Verimlilik
8.1.1. İşgücü Hareketliliği
İşsizlik, işgücü piyasasında bir derece esneklik sağlayabilir. İşsiz kalan bireyler, yeni sektörlere veya mesleklere yönelerek ekonominin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlayabilirler. Bu durum, uzun vadede ekonominin daha verimli ve dinamik olmasına katkıda bulunabilir.
8.1.2. Verimlilik Artışı
İşsizlik baskısı, çalışanların daha verimli olmaya ve becerilerini geliştirmeye yönelmelerine neden olabilir. İşlerini kaybetme korkusu, çalışanları daha üretken olmaya teşvik edebilir.
8.2. Eğitim ve Beceri Geliştirme Fırsatları
8.2.1. Yeniden Eğitim ve Beceri Kazanma
İşsizlik dönemleri, bireylere yeni beceriler kazanma veya mevcut becerilerini geliştirme fırsatı sunabilir. İşsiz kalan kişiler, bu süreyi eğitim alarak veya yeni yetenekler edinerek değerlendirebilirler.
8.2.2. Kariyer Değişikliği İmkanı
İşsizlik, bireylere kariyer değişikliği yapma fırsatı sunabilir. Bu durum, kişilerin daha tatmin edici ve verimli olabilecekleri alanlara yönelmelerine olanak tanıyabilir.
8.3. İnovasyon ve Girişimcilik
8.3.1. Yeni İş Fikirleri ve Girişimler
İşsizlik, bazı bireyleri kendi işlerini kurmaya veya yenilikçi fikirler geliştirmeye teşvik edebilir. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, yeni start-up’ların ve küçük işletmelerin ortaya çıkması gözlemlenebilir.
8.3.2. Ekonomik Dönüşüm
İşsizlik, ekonominin verimsiz sektörlerden daha verimli ve yenilikçi sektörlere doğru dönüşümünü hızlandırabilir. Bu durum, uzun vadede ekonominin rekabet gücünü artırabilir.
8.4. Ücret Dengelenmesi ve Enflasyon Kontrolü
8.4.1. Ücret Baskısının Azalması
Belirli bir düzeyde işsizlik, ücret artışları üzerinde baskı oluşturarak enflasyonun kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir. Bu durum, merkez bankalarının para politikası uygulamalarında daha fazla esneklik sağlayabilir.
8.4.2. Rekabet Gücünün Korunması
Ücretlerin aşırı yükselmesinin engellenmesi, ülkenin uluslararası rekabet gücünün korunmasına katkıda bulunabilir.
8.5. Sosyal ve Kültürel Faaliyetlere Zaman
8.5.1. Gönüllü Çalışmalar ve Toplumsal Katılım
İşsizlik dönemleri, bireylere gönüllü çalışmalara katılma veya toplumsal projelerde yer alma fırsatı sunabilir. Bu durum, sosyal sermayenin güçlenmesine katkıda bulunabilir.
8.5.2. Kişisel Gelişim ve Hobiler
İşsiz kalan bireyler, bu süreyi kişisel gelişimlerine veya hobilerini geliştirmeye ayırabilirler. Bu durum, bireylerin yaşam kalitesini artırabilir ve yeni yetenekler kazanmalarını sağlayabilir.
8.6. Aile ve Sosyal İlişkilere Zaman
8.6.1. Aile Bağlarının Güçlenmesi
İşsizlik dönemleri, bireylerin ailelerine daha fazla zaman ayırmalarına olanak tanıyabilir. Bu durum, aile bağlarının güçlenmesine ve aile içi ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunabilir.
8.6.2. Sosyal İlişkilerin Geliştirilmesi
İş hayatının yoğunluğu nedeniyle ihmal edilen sosyal ilişkilerin geliştirilmesi için fırsat yaratabilir.
8.7. Çevre ve Sürdürülebilirlik
8.7.1. Çevresel Etkilerin Azalması
Ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması ve işsizliğin artması, kısa vadede çevresel baskıların azalmasına neden olabilir. Bu durum, doğal kaynakların korunmasına ve çevre kirliliğinin azalmasına katkıda bulunabilir.
8.7.2. Sürdürülebilir Yaşam Tarzlarına Yönelim
İşsizlik, bireyleri daha sürdürülebilir ve minimalist yaşam tarzlarına yönlendirebilir. Bu durum, uzun vadede toplumun tüketim alışkanlıklarını ve çevreye olan etkisini olumlu yönde değiştirebilir.
8.8. Ekonomik Yapının Yeniden Şekillenmesi
8.8.1. Verimsiz İşletmelerin Elenmesi
Ekonomik durgunluk ve işsizlik dönemlerinde, verimsiz veya rekabet gücü düşük işletmeler piyasadan çekilebilir. Bu durum, uzun vadede ekonominin daha verimli ve rekabetçi bir yapıya kavuşmasına katkıda bulunabilir.
8.8.2. Yeni İş Modellerinin Ortaya Çıkması
İşsizlik baskısı, yeni iş modellerinin ve çalışma biçimlerinin (örneğin, uzaktan çalışma, esnek çalışma saatleri) geliştirilmesini teşvik edebilir.
8.9. Toplumsal Farkındalık ve Dayanışma
8.9.1. Sosyal Sorunlara Dikkat Çekilmesi
İşsizlik sorunu, toplumda sosyal ve ekonomik eşitsizliklere dikkat çekerek, bu konularda farkındalığın artmasına neden olabilir.
8.9.2. Toplumsal Dayanışmanın Güçlenmesi
İşsizlik gibi zorlu dönemler, toplumda dayanışma ve yardımlaşma duygularının güçlenmesine katkıda bulunabilir.
8.10. Kamu Politikalarının Gözden Geçirilmesi
8.10.1. İşgücü Piyasası Reformları
Yüksek işsizlik oranları, hükümetleri işgücü piyasası reformları yapmaya ve daha etkin istihdam politikaları geliştirmeye teşvik edebilir.
8.10.2. Eğitim Sisteminin Yeniden Yapılandırılması
İşsizlik sorunu, eğitim sisteminin işgücü piyasasının ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılması için bir katalizör görevi görebilir.
Sonuç olarak, işsizliğin bazı potansiyel olumlu yönleri veya faydaları olduğu ileri sürülse de, bu etkilerin işsizliğin genel olumsuz sonuçlarını dengelemediğini vurgulamak önemlidir. İşsizlik, hala ciddi bir ekonomik ve sosyal sorun olarak değerlendirilmelidir. Bu olumlu yönlerin varlığı, işsizlikle mücadele politikalarının önemini azaltmamakta, aksine bu politikaların daha kapsamlı ve çok yönlü olması gerektiğini göstermektedir. İşsizliğin olumlu yönlerinden bahsederken, bu durumun bireyler ve toplum üzerindeki ağır maliyetlerini göz ardı etmemek gerekmektedir.
9. İşsizliğin Olumsuz Yönleri
İşsizlik, ekonomik ve sosyal açıdan ciddi olumsuz etkilere sahip bir olgudur. Bu bölümde, Türkiye özelinde işsizliğin olumsuz yönleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
9.1. Ekonomik Olumsuzluklar
9.1.1. Üretim ve Gelir Kaybı
İşsizlik, ekonominin potansiyel üretim kapasitesinin altında çalışmasına neden olmaktadır. İşsiz kalan bireylerin üretim sürecine katılamaması, milli gelirin potansiyelin altında kalmasına yol açmaktadır.
9.1.2. Tüketim Harcamalarında Azalma
İşsiz kalan bireylerin gelir kaybı yaşaması, tüketim harcamalarının azalmasına neden olmaktadır. Bu durum, toplam talebi düşürerek ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir.
9. İşsizliğin Olumsuz Yönleri
İşsizlik, ekonomik ve sosyal açıdan ciddi olumsuz etkilere sahip bir olgudur. Bu bölümde, Türkiye özelinde işsizliğin olumsuz yönleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
9.1. Ekonomik Olumsuzluklar
9.1.1. Üretim ve Gelir Kaybı
İşsizlik, ekonominin potansiyel üretim kapasitesinin altında çalışmasına neden olmaktadır. İşsiz kalan bireylerin üretim sürecine katılamaması, milli gelirin potansiyelin altında kalmasına yol açmaktadır.
9.1.2. Tüketim Harcamalarında Azalma
İşsiz kalan bireylerin gelir kaybı yaşaması, tüketim harcamalarının azalmasına neden olmaktadır. Bu durum, toplam talebi düşürerek ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir.
9.1.3. Yatırımlarda Azalma
İşsizlik nedeniyle azalan talep ve artan belirsizlik, şirketlerin yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir. Bu durum, uzun vadeli ekonomik büyüme potansiyelini zayıflatmaktadır.
9.1.4. Kamu Maliyesi Üzerindeki Baskılar
İşsizlik, bir yandan vergi gelirlerinin azalmasına, diğer yandan sosyal yardım harcamalarının artmasına neden olarak kamu maliyesini olumsuz etkilemektedir.
9.1.5. Beşeri Sermaye Kaybı
Uzun süreli işsizlik, bireylerin sahip oldukları becerilerin körelmesine ve güncelliğini yitirmesine neden olmaktadır. Bu durum, ülkenin beşeri sermaye birikimini zayıflatmaktadır.
9.2. Sosyal ve Psikolojik Olumsuzluklar
9.2.1. Bireysel Psikolojik Sorunlar
İşsizlik, bireylerde depresyon, anksiyete, özgüven kaybı gibi psikolojik sorunlara yol açabilmektedir. Bu durum, bireylerin yaşam kalitesini ve genel refahını olumsuz etkilemektedir.
9.2.2. Aile İçi İlişkilerde Bozulma
İşsizlik nedeniyle yaşanan finansal stres ve rol değişimleri, aile içi ilişkileri olumsuz etkileyebilmektedir. Bu durum, boşanma oranlarının artmasına ve aile yapısının zayıflamasına neden olabilmektedir.
9.2.3. Toplumsal Dışlanma ve Yabancılaşma
İşsiz kalan bireyler, zamanla toplumdan dışlanma ve yabancılaşma hissi yaşayabilmektedir. Bu durum, sosyal uyumu ve toplumsal dayanışmayı zayıflatmaktadır.
9.2.4. Suç Oranlarında Artış
İşsizlik ile suç oranları arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle mülkiyet suçları ve ekonomik suçlarda artış gözlemlenebilmektedir.
9.3. Demografik ve Sosyal Yapı Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.3.1. Genç Nüfusun Potansiyelinin Kullanılamaması
Türkiye’nin genç nüfusu, önemli bir ekonomik potansiyel oluşturmaktadır. Ancak yüksek genç işsizliği oranları, bu potansiyelin değerlendirilememesine neden olmaktadır.
9.3.2. Beyin Göçü
Nitelikli işgücünün uygun iş bulamaması, beyin göçüne yol açabilmektedir. Bu durum, Türkiye’nin uzun vadeli kalkınma potansiyelini olumsuz etkilemektedir.
9.3.3. Demografik Fırsat Penceresinin Kaçırılması
Türkiye’nin demografik yapısı, ekonomik kalkınma için bir fırsat penceresi sunmaktadır. Ancak yüksek işsizlik oranları, bu fırsatın değerlendirilememesine neden olmaktadır.
9.4. Eğitim Sistemi Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.4.1. Eğitimin Getirisi Konusundaki Şüpheler
Yüksek işsizlik oranları, özellikle gençler arasında eğitimin getirisi konusunda şüphelere yol açabilmektedir. Bu durum, eğitime yapılan yatırımların azalmasına neden olabilir.
9.4.2. Eğitim-İstihdam İlişkisinin Zayıflaması
İşsizlik, eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumsuzluğu derinleştirmektedir. Bu durum, eğitim sisteminin etkinliğini ve verimliliğini olumsuz etkilemektedir.
9.5. İşgücü Piyasası Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.5.1. Ücretler Üzerindeki Baskı
Yüksek işsizlik oranları, çalışanların pazarlık gücünü zayıflatarak ücretler üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaktadır. Bu durum, gelir dağılımı eşitsizliğini artırabilmektedir.
9.5.2. Çalışma Koşullarının Kötüleşmesi
İşsizlik baskısı, çalışanların daha kötü çalışma koşullarını kabul etmelerine neden olabilmektedir. Bu durum, işgücü piyasasında standartların düşmesine yol açabilir.
9.5.3. Kayıt Dışı İstihdamın Artması
Yüksek işsizlik oranları, bireyleri kayıt dışı çalışmaya yönlendirebilmektedir. Bu durum, işgücü piyasasında haksız rekabete ve sosyal güvenlik sisteminin zayıflamasına neden olmaktadır.
9.6. Ekonomik ve Sosyal Politikalar Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.6.1. Popülist Politikalara Yönelim
Yüksek işsizlik oranları, siyasi karar alıcıları kısa vadeli ve popülist politikalara yönlendirebilmektedir. Bu durum, uzun vadeli yapısal reformların ertelenmesine neden olabilir.
9.6.2. Sosyal Güvenlik Sisteminin Sürdürülebilirliğinin Tehlikeye Girmesi
İşsizlik nedeniyle prim ödeyen çalışan sayısının azalması ve işsizlik sigortası ödemelerinin artması, sosyal güvenlik sisteminin finansal sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir.
9.7. Toplumsal ve Siyasi İstikrar Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.7.1. Toplumsal Huzursuzluk ve Protestolar
Yüksek işsizlik oranları, toplumda huzursuzluğa ve protesto hareketlerine yol açabilmektedir. Bu durum, siyasi istikrarı tehdit edebilmektedir.
9.7.2. Siyasi Kutuplaşmanın Artması
İşsizlik sorunu, siyasi tartışmaların odak noktası haline gelerek toplumsal kutuplaşmayı derinleştirebilmektedir.
9.8. Uluslararası Rekabet Gücü Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.8.1. İnovasyon ve Ar-Ge Faaliyetlerinin Azalması
Yüksek işsizlik ortamında, şirketlerin Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarını azaltma eğilimi, ülkenin uzun vadeli rekabet gücünü zayıflatabilmektedir.
9.8.2. Nitelikli İşgücü Kaybı
Beyin göçü ve nitelikli işgücünün atıl kalması, ülkenin uluslararası rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.
9.9. Çevre ve Sürdürülebilirlik Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.9.1. Çevre Politikalarının Geri Plana İtilmesi
İşsizlikle mücadele önceliği, çevre politikalarının ve sürdürülebilirlik hedeflerinin geri plana itilmesine neden olabilmektedir.
9.9.2. Kaynak Kullanımında Verimsizlik
İşsizlik nedeniyle atıl kalan işgücü ve üretim kapasitesi, kaynakların verimsiz kullanımına yol açmaktadır.
9.10. Kültürel ve Sanatsal Faaliyetler Üzerindeki Olumsuz Etkiler
9.10.1. Kültür-Sanat Yatırımlarının Azalması
Ekonomik zorluklar nedeniyle kültür ve sanat alanındaki yatırımların azalması, toplumun kültürel zenginliğini ve yaratıcılığını olumsuz etkileyebilmektedir.
9.10.2. Sanatçıların ve Kültür Çalışanlarının İşsiz Kalması
Kültür-sanat sektöründeki daralma, bu alanda çalışan bireylerin işsiz kalmasına ve yeteneklerini değerlendirememelerine neden olabilmektedir.
İşsizliğin olumsuz yönleri, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını derinden etkilemektedir. Bu olumsuz etkilerin çok boyutlu ve birbiriyle ilişkili olduğu görülmektedir. İşsizlik sorununun çözümü, sadece ekonomik büyüme ve istihdam yaratma politikalarıyla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda eğitim sisteminin iyileştirilmesi, işgücü piyasası reformları, sosyal politikalar ve bölgesel kalkınma stratejileri gibi kapsamlı ve bütüncül yaklaşımları içermelidir. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için, işsizliğin bu çok yönlü olumsuz etkilerini minimize edecek politikaların geliştirilmesi ve uygulanması kritik öneme sahiptir.
10. İşsizlikle Mücadele Politikaları
Türkiye’de işsizlikle mücadele, ekonomi politikalarının en önemli hedeflerinden biri olmuştur. Bu bölümde, Türkiye’de uygulanan ve uygulanabilecek işsizlikle mücadele politikaları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
10.1. Makroekonomik Politikalar
10.1.1. Ekonomik Büyüme ve İstihdam Odaklı Politikalar
Sürdürülebilir ve istihdam dostu ekonomik büyüme politikaları, işsizlikle mücadelede temel araçlardan biridir. Bu kapsamda:
- Yatırım ortamının iyileştirilmesi
- İhracatın artırılması ve ürün çeşitlendirmesi
- Katma değeri yüksek sektörlerin desteklenmesi
- Bölgesel kalkınma politikalarının güçlendirilmesi
gibi stratejiler uygulanabilir.
10.1.2. Para ve Maliye Politikaları
Merkez Bankası’nın para politikası kararları ve hükümetin maliye politikaları, işsizlikle mücadelede önemli rol oynamaktadır. Bu kapsamda:
- Fiyat istikrarı ve finansal istikrarın sağlanması
- Kamu yatırımlarının artırılması
- Vergi politikalarının istihdam dostu hale getirilmesi
- Teşvik sistemlerinin etkinleştirilmesi
gibi uygulamalar hayata geçirilebilir.
10.2. İşgücü Piyasası Politikaları
10.2.1. Aktif İşgücü Piyasası Politikaları
İŞKUR tarafından uygulanan aktif işgücü piyasası politikaları, işsizlikle mücadelede önemli bir araçtır. Bu kapsamda:
- Mesleki eğitim programları
- İşbaşı eğitim programları
- Girişimcilik eğitimleri
- İş ve meslek danışmanlığı hizmetleri
gibi uygulamalar yaygınlaştırılabilir ve etkinliği artırılabilir.
10.2.2. Pasif İşgücü Piyasası Politikaları
İşsizlik sigortası ve kısa çalışma ödeneği gibi pasif işgücü piyasası politikaları, işsizliğin olumsuz etkilerini hafifletmede önemli rol oynamaktadır. Bu politikaların kapsamının genişletilmesi ve etkinliğinin artırılması gerekmektedir.
10.2.3. İşgücü Piyasası Düzenlemeleri
İşgücü piyasasının esnekliğini artıracak ve işverenlerin istihdam yaratma kapasitesini güçlendirecek düzenlemeler yapılabilir. Ancak bu düzenlemelerin, çalışanların haklarını ve iş güvencesini zayıflatmayacak şekilde tasarlanması önemlidir.
10.3. Eğitim ve Beceri Geliştirme Politikaları
10.3.1. Eğitim Sisteminin İşgücü Piyasası İhtiyaçlarına Göre Yeniden Yapılandırılması
Eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi için:
- Mesleki eğitimin güçlendirilmesi
- Üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması
- Yaşam boyu öğrenme programlarının yaygınlaştırılması
- Dijital becerilerin geliştirilmesine yönelik programlar
gibi uygulamalar hayata geçirilebilir.
10.3.2. Nitelikli İşgücü Yetiştirme Programları
Yüksek katma değerli sektörlerde ihtiyaç duyulan nitelikli işgücünün yetiştirilmesi için özel programlar geliştirilebilir. Bu kapsamda:
- Sektörel bazda beceri geliştirme programları
- Yüksek teknoloji alanlarında eğitim programları
- Ar-Ge ve inovasyon odaklı insan kaynağı yetiştirme programları uygulanabilir.
10.4. Genç İstihdamını Artırmaya Yönelik Politikalar
10.4.1. Gençlere Yönelik İstihdam Teşvikleri
Genç istihdamını artırmak için işverenlere yönelik teşvik programları geliştirilebilir. Bu kapsamda:
- Genç istihdamında vergi ve sigorta primi indirimleri
- Gençlere yönelik ilk işe giriş destekleri
- Genç girişimcilere yönelik özel destek programları uygulanabilir.
10.4.2. Staj ve İşbaşı Eğitim Programlarının Yaygınlaştırılması
Gençlerin iş deneyimi kazanmasını sağlayacak staj ve işbaşı eğitim programları yaygınlaştırılabilir. Bu programların etkinliğinin artırılması ve istihdam garantili hale getirilmesi önemlidir.
10.5. Kadın İstihdamını Artırmaya Yönelik Politikalar
10.5.1. İş-Yaşam Dengesi Politikaları
Kadınların işgücüne katılımını artırmak için:
- Kreş ve bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması
- Esnek çalışma modellerinin teşvik edilmesi
- Ebeveyn izni uygulamalarının geliştirilmesi
gibi politikalar uygulanabilir.
10.5.2. Kadın Girişimciliğinin Desteklenmesi
Kadın girişimciliğini teşvik etmek için özel destek programları, finansman imkanları ve mentorluk hizmetleri geliştirilebilir.
10.6. Bölgesel İstihdam Politikaları
10.6.1. Bölgesel Teşvik Sistemleri
Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak ve işsizliğin yoğun olduğu bölgelerde istihdamı artırmak için bölgesel teşvik sistemleri geliştirilebilir.
10.6.2. Yerel İstihdam İnisiyatifleri
Yerel düzeyde istihdam yaratmaya yönelik projeler ve inisiyatifler desteklenebilir. Bu kapsamda, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör işbirliği ile istihdam projeleri geliştirilebilir.
10.7. Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele
10.7.1. Denetim ve Cezai Yaptırımların Artırılması
Kayıt dışı istihdamla mücadele için denetimler artırılabilir ve cezai yaptırımlar güçlendirilebilir.
10.7.2. Kayıtlı İstihdamı Teşvik Edici Politikalar
Kayıtlı istihdamı teşvik etmek için vergi ve sigorta primi indirimleri, bürokratik süreçlerin basitleştirilmesi gibi uygulamalar hayata geçirilebilir.
10.8. Teknolojik Dönüşüm ve Dijitalleşme Politikaları
10.8.1. Dijital Becerilerin Geliştirilmesi
Dijital ekonominin gerektirdiği becerilerin kazandırılması için eğitim programları ve sertifikasyon sistemleri geliştirilebilir.
10.8.2. Teknoloji Odaklı İstihdam Alanlarının Yaratılması
Yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti gibi yeni teknoloji alanlarında istihdam yaratmaya yönelik politikalar geliştirilebilir.
10.9. Girişimcilik Ekosisteminin Güçlendirilmesi
10.9.1. Start-up’ların Desteklenmesi
Yenilikçi start-up’ların kurulması ve büyümesi için finansman, mentorluk ve networking destekleri sağlanabilir.
10.9.2. Sosyal Girişimciliğin Teşvik Edilmesi
Sosyal sorunlara yenilikçi çözümler üreten ve istihdam yaratan sosyal girişimlerin desteklenmesi için özel programlar geliştirilebilir.
10.10. İşgücü Piyasası Bilgi Sistemlerinin Geliştirilmesi
10.10.1. Veri Toplama ve Analiz Kapasitesinin Artırılması
İşgücü piyasasına ilişkin verilerin daha kapsamlı ve güncel bir şekilde toplanması ve analiz edilmesi için sistemler geliştirilebilir.
10.10.2. İş Arama ve Eşleştirme Platformlarının Etkinleştirilmesi
İş arayanlar ile işverenleri daha etkin bir şekilde buluşturacak dijital platformlar ve uygulamalar geliştirilebilir.
İşsizlikle mücadele politikalarının başarılı olabilmesi için, bu politikaların bütüncül bir yaklaşımla ele alınması ve uygulanması gerekmektedir. Makroekonomik politikalar, işgücü piyasası düzenlemeleri, eğitim politikaları ve teknolojik dönüşüm stratejilerinin birbiriyle uyumlu ve tamamlayıcı nitelikte olması önemlidir. Ayrıca, bu politikaların uygulanmasında kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademi arasında etkin bir işbirliği sağlanmalıdır.
Türkiye’nin demografik yapısı, jeopolitik konumu ve ekonomik potansiyeli göz önüne alındığında, işsizlikle mücadelede başarılı olma şansı yüksektir. Ancak bu başarı, uzun vadeli, kararlı ve tutarlı politikaların uygulanmasına bağlıdır. İşsizlikle mücadele politikalarının, ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu olması ve gelecekteki işgücü piyasası dinamiklerini dikkate alması gerekmektedir.
11. Uluslararası Karşılaştırmalar
Türkiye’nin işsizlik sorununu daha iyi anlayabilmek ve çözüm önerileri geliştirebilmek için, uluslararası karşılaştırmalar yapmak önemlidir. Bu bölümde, Türkiye’nin işsizlik oranları ve işgücü piyasası dinamikleri, diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır.
11.1. OECD Ülkeleri ile Karşılaştırma
11.1.1. Genel İşsizlik Oranları
Türkiye’nin genel işsizlik oranı, OECD ortalamasının üzerinde seyretmektedir. 2021 yılı verilerine göre:
- Türkiye: %12,0
- OECD ortalaması: %6,6
Bu durum, Türkiye’nin işsizlik sorununun ciddiyetini göstermektedir.
11.1.2. Genç İşsizliği
Genç işsizliği konusunda Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek oranlara sahip ülkelerden biridir. 2021 yılı verilerine göre:
- Türkiye: %25,3
- OECD ortalaması: %14,6
11.1.3. Kadın İşsizliği
Kadın işsizliği oranlarında da Türkiye, OECD ortalamasının üzerindedir:
- Türkiye: %14,7
- OECD ortalaması: %7,0
11.1.4. İşgücüne Katılım Oranı
Türkiye’nin işgücüne katılım oranı, OECD ülkeleri arasında en düşük oranlardan biridir:
- Türkiye: %52,0
- OECD ortalaması: %72,5
Bu durum, özellikle kadınların işgücüne katılımının düşük olmasından kaynaklanmaktadır.
11.2. Avrupa Birliği Ülkeleri ile Karşılaştırma
11.2.1. Genel İşsizlik Oranları
Türkiye’nin işsizlik oranı, AB ortalamasının üzerindedir. 2021 yılı verilerine göre:
- Türkiye: %12,0
- AB-27 ortalaması: %7,0
11.2.2. Uzun Süreli İşsizlik
Uzun süreli işsizlik (1 yıl ve daha uzun süredir iş arayanlar) oranında Türkiye, AB ortalamasına yakın bir performans sergilemektedir:
- Türkiye: %3,2
- AB-27 ortalaması: %2,8
11.2.3. NEET Oranı (Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler)
Türkiye, NEET oranında AB ülkeleri arasında en yüksek orana sahip ülkelerden biridir:
- Türkiye: %28,7
- AB-27 ortalaması: %13,7
11.3. G20 Ülkeleri ile Karşılaştırma
11.3.1. Genel İşsizlik Oranları
Türkiye, G20 ülkeleri arasında en yüksek işsizlik oranlarına sahip ülkelerden biridir. 2021 yılı verilerine göre:
- Türkiye: %12,0
- G20 ortalaması: %6,1
11.3.2. Genç İşsizliği
Genç işsizliği konusunda da Türkiye, G20 ülkeleri arasında en yüksek oranlara sahip ülkelerden biridir:
- Türkiye: %25,3
- G20 ortalaması: %15,2
11.4. Bölge Ülkeleri ile Karşılaştırma
11.4.1. Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) Bölgesi
Türkiye’nin işsizlik oranı, MENA bölgesi ortalamasının altındadır:
- Türkiye: %12,0
- MENA ortalaması: %10,6 (2021)
Ancak, bu bölgedeki birçok ülkede işgücü istatistiklerinin güvenilirliği tartışma konusudur.
11.4.2. Doğu Avrupa ve Balkan Ülkeleri
Türkiye’nin işsizlik oranı, Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinin çoğundan daha yüksektir. Örneğin:
- Bulgaristan: %5,3
- Romanya: %5,6
- Polonya: %3,4
11.5. Gelişmekte Olan Ülkeler ile Karşılaştırma
11.5.1. BRICS Ülkeleri
Türkiye’nin işsizlik oranı, BRICS ülkelerinin çoğundan daha yüksektir:
- Brezilya: %13,5
- Rusya: %4,8
- Hindistan: %7,1
- Çin: %4,8
- Güney Afrika: %34,4
11.5.2. Diğer Gelişmekte Olan Ülkeler
Türkiye’nin işsizlik performansı, diğer bazı gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında:
- Meksika: %4,1
- Endonezya: %6,5
- Malezya: %4,6
11.6. İşgücü Piyasası Göstergeleri Karşılaştırması
11.6.1. İşgücü Verimliliği
Türkiye’nin işgücü verimliliği, OECD ortalamasının altındadır. 2019 yılı verilerine göre (2010=100):
- Türkiye: 126,7
- OECD ortalaması: 110,6
11.6.2. Kayıt Dışı İstihdam Oranı
Türkiye’nin kayıt dışı istihdam oranı, gelişmiş ülkelere göre oldukça yüksektir:
- Türkiye: %30,6 (2021)
- OECD ülkelerinde bu oran genellikle %10’un altındadır.
11.6.3. İşgücü Piyasası Esnekliği
Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’ne göre, Türkiye’nin işe alma ve işten çıkarma esnekliği puanı:
- Türkiye: 43,5
- OECD yüksek gelirli ülkeler ortalaması: 59,5
11.7. İşsizlikle Mücadele Politikaları Karşılaştırması
11.7.1. Aktif İşgücü Piyasası Politikaları Harcamaları
Türkiye’nin GSYH’sinden aktif işgücü piyasası politikalarına ayırdığı pay, OECD ortalamasının altındadır:
- Türkiye: %0,1
- OECD ortalaması: %0,5
11.7.2. İşsizlik Sigortası Kapsamı
Türkiye’de işsizlik sigortasından yararlanan işsizlerin oranı, birçok gelişmiş ülkeye göre düşüktür:
- Türkiye: %13,5
- OECD ülkelerinde bu oran genellikle %50’nin üzerindedir.
11.8. Eğitim ve Beceri Düzeyi Karşılaştırması
11.8.1. Yükseköğretim Mezunlarının Oranı
25-34 yaş arası nüfusta yükseköğretim mezunlarının oranı:
- Türkiye: %35,7
- OECD ortalaması: %45,5
11.8.2. PISA Sonuçları
OECD’nin PISA testinde Türkiye’nin performansı, OECD ortalamasının altındadır (2018):
- Türkiye: Okuma 466, Matematik 454, Fen 468
- OECD ortalaması: Okuma 487, Matematik 489, Fen 489
11.9. Teknolojik Dönüşüm ve Dijitalleşme Karşılaştırması
11.9.1. Dijital Beceriler
Avrupa Komisyonu’nun Dijital Ekonomi ve Toplum Endeksi’ne (DESI) göre, Türkiye’nin dijital beceriler puanı AB ortalamasının altındadır.
Türkiye’nin işsizlik oranları ve işgücü piyasası dinamikleri ile ilgili yapılan uluslararası karşılaştırmalar, Türkiye’nin işsizlik sorununu anlamak ve çözüm önerileri geliştirmek için önemli veriler sunmaktadır. Bu karşılaştırmalar, Türkiye’nin işgücü piyasasındaki sorunları ve uluslararası alanda nasıl bir konumda olduğunu değerlendirme açısından kritik öneme sahiptir.
11.9.2. Ar-Ge Harcamaları
Türkiye’nin GSYH’den Ar-Ge’ye ayırdığı pay, OECD ortalamasının altındadır (2019):
- Türkiye: %1,06
- OECD ortalaması: %2,5
11.10. Değerlendirme ve Çıkarımlar
Uluslararası karşılaştırmalar, Türkiye’nin işsizlik sorununun ciddiyetini ve çok boyutlu yapısını ortaya koymaktadır. Özellikle genç işsizliği, kadın işsizliği ve işgücüne katılım oranları konusunda Türkiye’nin performansı, uluslararası standartların gerisindedir.
Bu karşılaştırmalardan çıkarılabilecek bazı önemli dersler şunlardır:
- Eğitim sisteminin işgücü piyasası ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
- Aktif işgücü piyasası politikalarına ayrılan kaynakların artırılması önemlidir.
- Kadınların işgücüne katılımını artıracak politikalara öncelik verilmelidir.
- Genç işsizliği ile mücadele için özel programlar geliştirilmelidir.
- İşgücü piyasasının esnekliğini artıracak reformlar yapılmalıdır.
- Teknolojik dönüşüm ve dijitalleşme sürecine uyum sağlayacak politikalar geliştirilmelidir.
- Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının artırılması, uzun vadeli istihdam yaratma potansiyeli açısından önemlidir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin işsizlik sorunuyla mücadelede başarılı olabilmesi için, uluslararası iyi uygulamaları incelemesi, kendi koşullarına uyarlaması ve kapsamlı, uzun vadeli stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. İşsizlik sorununun çözümü, ekonomik büyüme, eğitim reformu, işgücü piyasası düzenlemeleri ve teknolojik dönüşüm gibi birçok alanı kapsayan bütüncül bir yaklaşımı gerektirmektedir.
12. Gelecek Projeksiyonları
Türkiye’nin işsizlik sorununun geleceğine ilişkin projeksiyonlar yapmak, hem mevcut eğilimleri anlamak hem de gelecekteki olası zorlukları ve fırsatları değerlendirmek açısından önemlidir. Bu bölümde, Türkiye’nin işsizlik sorununun geleceğine ilişkin çeşitli senaryolar ve projeksiyonlar ele alınacaktır.
12.1. Demografik Eğilimler ve İşgücü Piyasasına Etkileri
12.1.1. Genç Nüfusun Azalması
Türkiye’nin nüfus yapısı değişmektedir. TÜİK projeksiyonlarına göre:
- 2023: 15-24 yaş arası nüfusun toplam nüfusa oranı %15,1
- 2040: Bu oranın %13,4’e düşmesi bekleniyor
Bu durum, genç işsizliği baskısının uzun vadede azalabileceğini göstermektedir. Ancak, bu demografik fırsat penceresinin etkili bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.
12.1.2. Yaşlanan Nüfus ve İşgücü Piyasasına Etkileri
- 2023: 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfusa oranı %9,6
- 2040: Bu oranın %16,3’e yükselmesi bekleniyor
Yaşlanan nüfus, işgücü piyasasında yeni zorluklar ve fırsatlar yaratacaktır. Sağlık ve bakım hizmetleri gibi sektörlerde istihdam artışı beklenebilir.
12.2. Ekonomik Büyüme Senaryoları ve İstihdam İlişkisi
12.2.1. Yüksek Büyüme Senaryosu
Yıllık ortalama %5-6 büyüme varsayımıyla:
- 2030’a kadar işsizlik oranının %8-9 seviyelerine düşmesi mümkün olabilir.
- Ancak bu, istihdam dostu büyüme politikalarının uygulanmasına bağlıdır.
12.2.2. Orta Düzey Büyüme Senaryosu
Yıllık ortalama %3-4 büyüme varsayımıyla:
- İşsizlik oranının %10-11 civarında seyretmesi beklenebilir.
- Bu senaryo, mevcut yapısal sorunların devam etmesi durumunda daha olasıdır.
12.2.3. Düşük Büyüme Senaryosu
Yıllık ortalama %2 ve altı büyüme varsayımıyla:
- İşsizlik oranının %13-14 seviyelerine yükselmesi riski vardır.
- Bu senaryo, küresel ekonomik krizler veya iç ekonomik sorunların derinleşmesi durumunda gerçekleşebilir.
12.3. Teknolojik Dönüşüm ve İşgücü Piyasasına Etkileri
12.3.1. Otomasyon ve Yapay Zeka Etkisi
McKinsey Global Institute’un tahminlerine göre:
- 2030’a kadar Türkiye’deki mevcut işlerin %20-25’i otomasyon riski altında olabilir.
- Bu durum, düşük vasıflı işgücü için işsizlik riskini artırabilir.
12.3.2. Yeni İş Alanlarının Ortaya Çıkması
- Veri analizi, siber güvenlik, yapay zeka gibi alanlarda yeni iş imkanları doğacaktır.
- 2030’a kadar bu alanlarda 1-1,5 milyon yeni iş oluşması beklenebilir.
12.3.3. Dijital Becerilerin Önemi
- 2030’a kadar işgücünün en az %60-70’inin temel dijital becerilere sahip olması gerekecektir.
- Bu durum, eğitim sisteminin ve mesleki eğitim programlarının yeniden yapılandırılmasını gerektirecektir.
12.4. Sektörel Dönüşüm ve İstihdam Yapısındaki Değişimler
12.4.1. Hizmet Sektörünün Payının Artması
- 2023: Hizmet sektörünün istihdamdaki payı %56,2
- 2030: Bu oranın %60-65’e yükselmesi beklenebilir
12.4.2. Tarım Sektörünün Payının Azalması
- 2023: Tarım sektörünün istihdamdaki payı %17,0
- 2030: Bu oranın %12-15 seviyelerine düşmesi beklenebilir
12.4.3. Yüksek Teknoloji Sektörlerinin Gelişimi
- Yenilenebilir enerji, biyoteknoloji, nanoteknoloji gibi alanlarda istihdam artışı beklenmektedir.
- 2030’a kadar bu sektörlerde 500.000-750.000 yeni iş oluşması mümkündür.
12.5. Eğitim ve Beceri Geliştirme Projeksiyonları
12.5.1. Yükseköğretim Mezunlarının Oranı
- 2023: 25-34 yaş arası nüfusta yükseköğretim mezunlarının oranı %35,7
- 2030: Bu oranın %45-50’ye yükseltilmesi hedeflenmektedir
12.5.2. Mesleki Eğitimin Güçlendirilmesi
- 2030’a kadar mesleki eğitim mezunlarının istihdam oranının %70-75’e çıkarılması hedeflenmektedir.
- Bu hedef, işgücü piyasası ihtiyaçlarına uygun mesleki eğitim reformlarını gerektirecektir.
12.6. İşgücü Piyasası Düzenlemeleri ve Politika Projeksiyonları
12.6.1. Esnek Çalışma Modellerinin Yaygınlaşması
- 2030’a kadar esnek çalışma modellerinin toplam istihdamın %25-30’unu oluşturması beklenebilir.
- Bu durum, işgücü piyasası düzenlemelerinde önemli değişiklikleri gerektirecektir.
12.6.2. Aktif İşgücü Piyasası Politikalarının Güçlendirilmesi
- 2030’a kadar aktif işgücü piyasası politikalarına ayrılan kaynakların GSYH’nin %0,5’ine çıkarılması hedeflenebilir.
- Bu artış, işsizlikle mücadelede daha etkin programların uygulanmasını sağlayabilir.
12.7. Küresel Eğilimler ve Türkiye’ye Etkileri
12.7.1. Küresel Tedarik Zincirlerinin Yeniden Yapılanması
- COVID-19 pandemisi sonrası tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi eğilimi, Türkiye için yeni fırsatlar yaratabilir.
- 2030’a kadar bu alanda 250.000-500.000 yeni iş oluşması mümkündür.
12.7.2. Yeşil Ekonomi ve Sürdürülebilirlik
- Paris Anlaşması taahhütleri doğrultusunda, yeşil ekonomi alanında yeni iş imkanları doğacaktır.
- 2030’a kadar yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi alanlarda 300.000-500.000 yeni iş oluşması beklenebilir.
12.8. Bölgesel Farklılıklar ve İşsizlik Projeksiyonları
12.8.1. Metropollerde İşsizlik
- İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde işsizlik oranlarının ülke ortalamasının üzerinde seyretmeye devam etmesi beklenmektedir.
- 2030’a kadar bu şehirlerde işsizlik oranının %1-2 puan düşürülmesi hedeflenebilir.
12.8.2. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri
- Bu bölgelerde işsizlik oranlarının ülke ortalamasının üzerinde kalmaya devam etmesi beklenmektedir.
- 2030’a kadar bölgesel kalkınma politikalarıyla işsizlik oranlarının 3-4 puan düşürülmesi hedeflenebilir.
12.9. Sosyal ve Kültürel Değişimlerin İşgücü Piyasasına Etkileri
12.9.1. Kadın İstihdamının Artışı
- 2023: Kadınların işgücüne katılım oranı %35,0
- 2030: Bu oranın %45-50’ye yükseltilmesi hedeflenebilir.
12.9.2. Uzaktan Çalışma ve Dijital Göçebelik
- 2030’a kadar işgücünün %15-20’sinin düzenli olarak uzaktan çalışması beklenebilir.
- Bu durum, işgücü piyasası dinamiklerinde önemli değişikliklere yol açabilir.
12.10. Olası Riskler ve Fırsatlar
12.10.1. Riskler
- Küresel ekonomik krizler
- Jeopolitik gerginlikler
- İklim değişikliğinin etkileri
- Teknolojik işsizlik
- Beceri uyumsuzluğunun derinleşmesi
12.10.2. Fırsatlar
- Dijital ekonominin gelişimi
- Yeşil ekonomi dönüşümü
- Bölgesel üretim merkezi olma potansiyeli
- Genç ve dinamik nüfus yapısı
- Coğrafi konum avantajı
Türkiye’nin işsizlik sorununun geleceğine ilişkin projeksiyonlar, hem önemli zorlukları hem de potansiyel fırsatları işaret etmektedir. Demografik değişimler, teknolojik dönüşüm, küresel ekonomik eğilimler ve yapısal reformlar, işgücü piyasasının geleceğini şekillendirecek temel faktörler olacaktır.
Bu projeksiyonlar ışığında, Türkiye’nin işsizlik sorunuyla etkin bir şekilde mücadele edebilmesi için:
- Eğitim sisteminin geleceğin becerilerine odaklanacak şekilde yeniden yapılandırılması
- Teknolojik dönüşüme uyum sağlayacak politikaların geliştirilmesi
- Bölgesel kalkınma farklılıklarının azaltılması
- Kadın istihdamının artırılması
- Aktif işgücü piyasası politikalarının güçlendirilmesi
- Yüksek katma değerli sektörlere yönelik yatırımların teşvik edilmesi
- İşgücü piyasası esnekliği ile iş güvencesi arasında denge kurulması gibi stratejik adımların atılması gerekmektedir.
Gelecek projeksiyonları, işsizlik sorununun çözümünün uzun vadeli, kapsamlı ve dinamik bir yaklaşım gerektirdiğini göstermektedir. Türkiye’nin demografik fırsat penceresini etkili bir şekilde değerlendirmesi, teknolojik dönüşüme uyum sağlaması ve küresel ekonomideki fırsatları yakalayabilmesi durumunda, işsizlik sorunuyla mücadelede önemli ilerlemeler kaydedebileceği öngörülmektedir.
13. Sonuç ve Öneriler
Türkiye’nin yüksek işsizlik oranları sorunu, ekonomik, sosyal ve politik boyutları olan karmaşık bir meseledir. Bu makalede ele alınan konular ışığında, sorunun çözümüne yönelik kapsamlı bir değerlendirme ve öneriler sunulacaktır.
13.1. Genel Değerlendirme
Türkiye’nin işsizlik sorunu, ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasının önündeki en önemli engellerden biridir. Sorunun temel nedenleri arasında:
- Ekonomik büyümenin istihdam yaratma kapasitesinin sınırlı olması
- Eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumsuzluk
- Yapısal dönüşüm sürecinin yarattığı zorluklar
- Bölgesel gelişmişlik farklılıkları
- Kadınların işgücüne katılımının düşük olması
- Genç nüfusun işgücü piyasasına entegrasyonundaki zorluklar
- Teknolojik dönüşümün yarattığı belirsizlikler yer almaktadır.
İşsizlik sorununun çözümü, ekonomik büyüme, eğitim reformu, işgücü piyasası düzenlemeleri, bölgesel kalkınma politikaları ve teknolojik dönüşüm stratejilerini kapsayan bütüncül bir yaklaşımı gerektirmektedir.
13.2. Politika Önerileri
13.2.1. Makroekonomik Politikalar
- İstihdam dostu büyüme modelinin benimsenmesi
- Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve doğrudan yabancı yatırımların teşvik edilmesi
- İhracata dayalı büyüme stratejisinin güçlendirilmesi
- Katma değeri yüksek sektörlere yönelik teşvik politikalarının geliştirilmesi
- Enflasyonla mücadele ve makroekonomik istikrarın sağlanması
13.2.2. Eğitim ve Beceri Geliştirme Politikaları
- Eğitim sisteminin işgücü piyasası ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılması
- Mesleki eğitimin güçlendirilmesi ve cazip hale getirilmesi
- Yaşam boyu öğrenme programlarının yaygınlaştırılması
- Üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması
- Dijital becerilerin geliştirilmesine yönelik eğitim programlarının uygulanması
13.2.3. İşgücü Piyasası Politikaları
- Aktif işgücü piyasası politikalarının güçlendirilmesi ve kaynak tahsisinin artırılması
- İşgücü piyasası esnekliği ile iş güvencesi arasında denge kurulması
- Kayıt dışı istihdamla etkin mücadele
- İş ve meslek danışmanlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve etkinleştirilmesi
- İşsizlik sigortası sisteminin kapsamının genişletilmesi ve etkinliğinin artırılması
13.2.4. Genç İstihdamını Artırmaya Yönelik Politikalar
- Gençlere yönelik istihdam teşviklerinin artırılması
- Staj ve işbaşı eğitim programlarının yaygınlaştırılması
- Genç girişimciliğin desteklenmesi
- Okul-iş dünyası işbirliğinin güçlendirilmesi
- NEET (Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler) oranını düşürmeye yönelik özel programların geliştirilmesi
13.2.5. Kadın İstihdamını Artırmaya Yönelik Politikalar
- Kreş ve bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması
- Esnek çalışma modellerinin teşvik edilmesi
- Kadın girişimciliğinin desteklenmesi
- Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalık çalışmalarının artırılması
- İşyerinde ayrımcılıkla mücadele ve fırsat eşitliğinin sağlanması
13.2.6. Bölgesel Kalkınma ve İstihdam Politikaları
- Bölgesel teşvik sistemlerinin etkinleştirilmesi
- Yerel ekonomik potansiyellerin değerlendirilmesi ve desteklenmesi
- Bölgesel işgücü piyasası ihtiyaçlarına yönelik eğitim programlarının geliştirilmesi
- Kırsal kalkınma projelerinin istihdam odaklı olarak tasarlanması
- Göç ve kentleşme politikalarının işgücü piyasası dinamikleriyle uyumlu hale getirilmesi
13.2.7. Teknolojik Dönüşüm ve Dijitalleşme Politikaları
- Dijital ekonominin gerektirdiği becerilerin kazandırılmasına yönelik eğitim programlarının uygulanması
- Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının artırılması
- Teknoloji odaklı start-up’ların desteklenmesi
- Endüstri 4.0 dönüşümüne uyum sağlayacak politikaların geliştirilmesi
- Yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti gibi alanlarda istihdam yaratmaya yönelik stratejilerin oluşturulması
13.2.8. Sosyal Politikalar ve Güvenlik Ağı
- İşsizlik sigortası sisteminin güçlendirilmesi ve kapsamının genişletilmesi
- Yoksullukla mücadele programlarının etkinleştirilmesi
- Sosyal yardımların istihdamı teşvik edecek şekilde yeniden tasarlanması
- İşsizlerin sosyal ve psikolojik destek alabilecekleri mekanizmaların oluşturulması
- Toplumsal dayanışma ve sosyal sermayenin güçlendirilmesi
13.2.9. Uluslararası İşbirliği ve İyi Uygulamalar
- Uluslararası kuruluşlarla (ILO, OECD, Dünya Bankası vb.) işbirliğinin artırılması
- Diğer ülkelerdeki başarılı istihdam politikalarının incelenmesi ve uyarlanması
- Küresel değer zincirlerine entegrasyonun güçlendirilmesi
- Uluslararası işgücü hareketliliği programlarına katılımın artırılması
- Yurtdışındaki nitelikli Türk işgücünün ülkeye geri dönüşünü teşvik edecek programların geliştirilmesi
13.2.10. İzleme, Değerlendirme ve Veri Yönetimi
- İşgücü piyasası bilgi sistemlerinin** geliştirilmesi
- İşsizlikle mücadele politikalarının etki analizlerinin düzenli olarak yapılması
- Beceri ihtiyaç analizlerinin sistematik olarak gerçekleştirilmesi
- İşgücü piyasası verilerinin kalitesinin ve erişilebilirliğinin artırılması
- Politika yapıcılar, akademi ve özel sektör arasında veri paylaşımı ve işbirliğinin güçlendirilmesi
Sonuç
Türkiye’nin yüksek işsizlik oranları sorunu, ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasının önündeki en önemli engellerden biridir. Sorunun çözümü, uzun vadeli, kapsamlı ve tutarlı politikaların uygulanmasını gerektirmektedir. Bu politikaların başarılı olabilmesi için:
- Siyasi irade ve kararlılık
- Kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademi arasında etkin işbirliği
- Makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme
- Eğitim sisteminin işgücü piyasası ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılması
- Teknolojik dönüşüme uyum sağlayacak stratejilerin geliştirilmesi
- Bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması
- Kadınların ve gençlerin işgücüne katılımının artırılması
- İşgücü piyasası esnekliği ile iş güvencesi arasında denge kurulması
- Aktif işgücü piyasası politikalarının güçlendirilmesi
- Sosyal diyalog mekanizmalarının etkin kullanımı kritik öneme sahiptir.
Türkiye’nin demografik yapısı, jeopolitik konumu ve ekonomik potansiyeli göz önüne alındığında, işsizlik sorunuyla mücadelede başarılı olma şansı yüksektir. Ancak bu başarı, tüm paydaşların ortak çabası ve uzun vadeli bir vizyonla mümkün olacaktır.
İşsizlik sorununun çözümü, sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal adalet, toplumsal refah ve ulusal kalkınma hedeflerine ulaşmanın da anahtarıdır. Bu nedenle, işsizlikle mücadele politikaları, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmalıdır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin yüksek işsizlik oranları sorununun çözümü, ülkenin ekonomik ve sosyal dönüşümünün başarısı için kritik öneme sahiptir. Bu zorlu ama gerekli yolculukta, tüm paydaşların işbirliği ve kararlılığı, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek en önemli faktör olacaktır.
Yanıtlar