Yanıtları bulun, sorular sorun ve topluluğumuzla bağlantı kurun.

EvForumlarTarihTürkiye’de Cumhuriyet Dönemi YenilikleriSanayi Politikaları ve İkinci Sanayi Devrimi

  • Sanayi Politikaları ve İkinci Sanayi Devrimi

    Gönderen Kedi Açık 21 Ekim 2024 15:28'de

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana, sanayi politikaları ülkenin ekonomik ve sosyal gelişiminde kritik bir rol oynamıştır. Bu çalışma, Türkiye’nin sanayi politikalarının tarihsel gelişimini ve İkinci Sanayi Devrimi‘nin etkilerini kapsamlı bir şekilde inceleyecektir. Ayrıca, günümüze kadar olan süreçte yaşanan önemli gelişmeleri ve güncel olayları da ele alacaktır.

    2. Erken Cumhuriyet Dönemi (1923-1938)2.1. Ekonomik Bağımsızlık Hedefi

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte, ekonomik bağımsızlık öncelikli hedeflerden biri olmuştur. Bu doğrultuda atılan ilk önemli adım, 17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihleri arasında düzenlenen İzmir İktisat Kongresi‘dir. Kongrede, yeni kurulan devletin ekonomi politikalarının temel ilkeleri belirlenmiştir. Bu ilkeler arasında özel girişimin teşvik edilmesi, yerli üretimin desteklenmesi ve yabancı sermayeye karşı ılımlı bir yaklaşım benimsenmesi yer almıştır.

    28 Mayıs 1927‘de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu, ekonomik bağımsızlık hedefine yönelik bir diğer önemli adımdır. Bu kanun, yerli sanayicilere vergi muafiyetleri, arazi tahsisi ve gümrük indirimleri gibi çeşitli teşvikler sağlamıştır. Kanunun etkileri kısa sürede görülmeye başlanmış, özellikle tekstil, gıda ve inşaat malzemeleri sektörlerinde önemli yatırımlar gerçekleştirilmiştir.

    2.2. Devletçilik Politikası

    1929 Dünya Ekonomik Buhranı, Türkiye’nin ekonomi politikalarında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Buhranın etkisiyle, devletin ekonomideki rolü artmış ve “devletçilik” ilkesi ön plana çıkmıştır. Bu doğrultuda, 1934-1938 yılları arasını kapsayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlanmıştır. Plan, temel tüketim mallarının yurt içinde üretilmesini ve ağır sanayinin temellerinin atılmasını hedeflemiştir.

    Bu dönemde, devlet eliyle sanayi yatırımlarını gerçekleştirmek ve yönetmek amacıyla önemli kurumlar oluşturulmuştur. 11 Temmuz 1933‘te kurulan Sümerbank, özellikle tekstil sektöründe faaliyet gösterirken, 14 Haziran 1935‘te kurulan Etibank madencilik ve enerji sektörlerine odaklanmıştır. Bu kurumlar, sadece üretim yapmakla kalmamış, aynı zamanda teknik personel yetiştirme ve teknoloji transferi konularında da önemli roller üstlenmişlerdir.

    2.3. Sanayi Altyapısının Oluşturulması

    Erken Cumhuriyet döneminde, sanayi altyapısının oluşturulması kapsamında demir-çelik, tekstil ve kimya sektörlerinde önemli atılımlar gerçekleştirilmiştir. Bu dönemin en önemli yatırımlarından biri, 3 Nisan 1937‘de temeli atılan Karabük Demir Çelik Fabrikası‘dır. Bu fabrika, Türkiye’nin ağır sanayi alanındaki ilk büyük ölçekli yatırımı olmuş ve ülkenin demir-çelik ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, yan sanayilerin gelişmesine de katkıda bulunmuştur.

    3. İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası Dönem (1939-1960)3.1. Savaş Ekonomisi ve Etkileri

    İkinci Dünya Savaşı, Türkiye’nin sanayi politikalarını derinden etkilemiştir. 18 Ocak 1940‘ta çıkarılan Milli Korunma Kanunu, hükümete ekonomiye müdahale etme yetkisi vermiş, üretim ve tüketimi kontrol altına alma imkanı sağlamıştır. Bu dönemde, savaş ekonomisinin gereklilikleri doğrultusunda, bazı sanayi kuruluşları askeri üretime yönlendirilmiştir.

    11 Kasım 1942‘de uygulamaya konulan Varlık Vergisi, azınlıkların ekonomideki etkinliğini azaltmayı amaçlayan tartışmalı bir uygulama olmuştur. Bu vergi, birçok işletmenin kapanmasına veya el değiştirmesine neden olmuş, sanayide sermaye birikimini ve yatırımları olumsuz etkilemiştir.

    3.2. Çok Partili Hayata Geçiş ve Liberal Politikalar

    Savaşın sona ermesiyle birlikte, Türkiye’de çok partili hayata geçiş süreci başlamış ve ekonomi politikalarında liberalleşme eğilimi görülmüştür. Bu dönemde, Amerika Birleşik Devletleri tarafından uygulanan Marshall Planı, Türkiye’nin ekonomik ve sanayi politikalarını önemli ölçüde etkilemiştir. Plan kapsamında sağlanan yardımlar, özellikle tarım sektörünün modernizasyonuna ve altyapı yatırımlarına yönlendirilmiştir. Bu durum, dolaylı olarak sanayinin gelişimine katkıda bulunmuştur.

    1950‘li yıllarda, yabancı sermaye yatırımlarının teşviki için yasal düzenlemeler yapılmıştır. 18 Ocak 1954‘te çıkarılan Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, yabancı yatırımcılara çeşitli avantajlar sağlamıştır. Bu dönemde, özellikle montaj sanayii alanında yabancı sermaye yatırımları artmıştır.

    3.3. Planlı Kalkınma Dönemine Geçiş

    30 Eylül 1960‘ta kurulan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ile birlikte, Türkiye’de planlı kalkınma dönemine geçilmiştir. DPT’nin kurulması, ekonomi ve sanayi politikalarının daha sistematik ve uzun vadeli bir perspektifle ele alınmasını sağlamıştır.

    4. Planlı Kalkınma Dönemi (1960-1980)4.1. Beş Yıllık Kalkınma Planları

    Planlı kalkınma döneminde uygulanan beş yıllık kalkınma planları, Türkiye’nin sanayileşme stratejisinin temelini oluşturmuştur. İlk olarak 1963-1967 yıllarını kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, ithal ikameci sanayileşme stratejisini benimsemiştir. Bu strateji, yurt içi talebi karşılamak üzere daha önce ithal edilen ürünlerin ülke içinde üretilmesini hedeflemiştir.

    4.2. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ve Rolü

    Bu dönemde, Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) sanayi sektöründe önemli bir rol oynamıştır. KİT’ler, özellikle ağır sanayi ve ara malı üretiminde faaliyet göstermiş, aynı zamanda özel sektörün gelişimi için altyapı oluşturmuştur. Bununla birlikte, özel sektörün gelişimi de çeşitli teşvik ve desteklerle sağlanmaya çalışılmıştır.

    4.3. Sanayi Bölgelerinin Oluşturulması

    Sanayi bölgelerinin oluşturulması, bu dönemin önemli politikalarından biri olmuştur. Organize Sanayi Bölgeleri‘nin kurulması, sanayinin belirli alanlarda yoğunlaşmasını ve altyapı hizmetlerinin daha etkin bir şekilde sağlanmasını amaçlamıştır. Ayrıca, Küçük Sanayi Siteleri‘nin yaygınlaşması, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişimine katkıda bulunmuştur.

    5. Liberal Ekonomi Politikaları ve Dışa Açılma (1980-2000)5.1. 24 Ocak 1980 Kararları

    24 Ocak 1980 kararları, Türkiye’nin ekonomi politikalarında köklü bir değişimin başlangıcı olmuştur. Bu kararlarla birlikte, ihracata dayalı büyüme stratejisi benimsenmiş ve dış ticaret serbestleştirilmiştir. İthal ikameci politikalar terk edilerek, ihracatın teşvik edilmesi ve uluslararası rekabet gücünün artırılması hedeflenmiştir.

    5.2. Özelleştirme Politikaları

    Bu dönemde, özelleştirme politikaları ön plana çıkmıştır. KİT’lerin özelleştirilmesi süreci başlatılmış, devletin ekonomideki payının azaltılması ve özel sektörün ön plana çıkarılması amaçlanmıştır. Özelleştirme uygulamaları, bazı sektörlerde verimliliğin artmasına ve yabancı sermaye girişinin hızlanmasına neden olurken, diğer yandan işsizlik ve bölgesel eşitsizlik gibi sorunları da beraberinde getirmiştir.

    5.3. Avrupa Birliği ile İlişkiler

    Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkileri, sanayi politikalarını şekillendiren önemli faktörlerden biri haline gelmiştir. 1 Ocak 1996‘da yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, Türk sanayisinin Avrupa pazarına entegrasyonunu hızlandırmıştır. Bu süreç, bir yandan Türk sanayisinin rekabet gücünü artırma yönünde baskı oluştururken, diğer yandan yeni fırsatlar sunmuştur. AB uyum süreci kapsamında, sanayi standartları, çevre düzenlemeleri ve işgücü piyasası gibi alanlarda önemli reformlar gerçekleştirilmiştir.

    6. 2000’li Yıllar ve Günümüz6.1. 2001 Ekonomik Krizi ve Sonrası

    2001 yılında yaşanan ekonomik kriz, Türkiye’nin sanayi politikalarında yeni bir dönüm noktası olmuştur. Kriz sonrasında uygulanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı, makroekonomik istikrarın sağlanması ve yapısal reformların gerçekleştirilmesi açısından önemli bir adım olmuştur. Bankacılık sektöründe gerçekleştirilen reformlar, finansal istikrarın sağlanmasına ve reel sektöre kredi akışının düzenlenmesine katkıda bulunmuştur.

    6.2. Ar-Ge ve İnovasyon Odaklı Politikalar

    2000’li yıllarda, Ar-Ge ve inovasyon odaklı politikalar ön plana çıkmaya başlamıştır. 26 Haziran 2001‘de çıkarılan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, üniversite-sanayi işbirliğini teşvik etmeyi ve teknoloji tabanlı girişimciliği desteklemeyi amaçlamıştır. KOSGEB (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) tarafından sağlanan destekler ve teşvikler, KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılmasında önemli rol oynamıştır.

    6.3. Sektörel Stratejiler

    Sektörel stratejiler açısından, otomotiv ve savunma sanayii öne çıkan alanlar olmuştur. Otomotiv sektörü, ihracattaki payını artırarak Türkiye’nin önemli sanayi kollarından biri haline gelmiştir. Yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisi, sektörün gelişimini hızlandırmıştır. Savunma sanayiinde ise yerli ve milli üretim stratejisi benimsenmiş, ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN gibi kuruluşlar önemli projelere imza atmıştır.

    6.4. Endüstri 4.0 ve Dijital Dönüşüm

    Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm, son yıllarda Türkiye’nin sanayi politikalarını şekillendiren en önemli faktörlerden biri olmuştur. 2018 yılında yayımlanan Dijital Türkiye Yol Haritası, ülkenin dijital dönüşüm stratejisini ortaya koymuştur. Bu kapsamda, akıllı üretim sistemleri, nesnelerin interneti, büyük veri analitiği gibi alanlarda yatırımlar ve projeler hayata geçirilmeye başlanmıştır.

    7. İkinci Sanayi Devrimi ve Türkiye’ye Etkileri7.1. İkinci Sanayi Devrimi’nin Genel Özellikleri

    İkinci Sanayi Devrimi, genel olarak 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarını kapsayan, elektrik ve içten yanmalı motorların yaygınlaşması, seri üretim ve montaj hattı teknolojilerinin gelişmesiyle karakterize edilen bir dönemdir. Bu devrim, üretim süreçlerini kökten değiştirmiş ve modern sanayi toplumunun temellerini atmıştır.

    7.2. Türkiye’de İkinci Sanayi Devrimi’nin Yansımaları

    Türkiye, Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte İkinci Sanayi Devrimi’nin etkilerine adapte olmaya çalışmıştır. Elektrik üretimi ve dağıtımının gelişimi, bu sürecin en önemli yansımalarından biri olmuştur. 1902 yılında Tarsus‘ta kurulan ilk elektrik santralinden sonra, özellikle Cumhuriyet döneminde elektrik üretimi ve dağıtımı hızla yaygınlaşmıştır.

    Ulaşım ve altyapı yatırımları da İkinci Sanayi Devrimi’nin Türkiye’deki etkilerini göstermektedir. Demiryollarının yaygınlaştırılması, karayolu ağının genişletilmesi ve limanların modernizasyonu, sanayileşme sürecini hızlandırmış ve ülke içi ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

    7.3. Sanayileşme Sürecinde Karşılaşılan Zorluklar

    Türkiye’nin sanayileşme sürecinde karşılaştığı en önemli zorluklardan biri, teknoloji transferi ve adaptasyon sorunları olmuştur. Yeni teknolojilerin ülkeye getirilmesi ve bu teknolojilerin yerel koşullara uyarlanması, zaman zaman güçlüklerle karşılaşmıştır. Bu sorunun aşılması için, yurtdışına öğrenci ve uzman gönderilmesi, yabancı uzmanların ülkeye davet edilmesi gibi politikalar uygulanmıştır.

    Kalifiye işgücü yetiştirme çabaları, sanayileşme sürecinin bir diğer önemli boyutu olmuştur. Teknik okulların açılması, mesleki eğitim programlarının geliştirilmesi ve sanayi kuruluşlarında çıraklık eğitimlerinin yaygınlaştırılması, bu çabaların önemli örnekleri arasında yer almıştır.

    8. Güncel Gelişmeler ve Geleceğe Yönelik Politikalar8.1. COVID-19 Pandemisinin Etkileri

    COVID-19 pandemisi, küresel tedarik zincirlerinde yaşanan aksamalar nedeniyle Türkiye’nin sanayi üretimini olumsuz etkilemiştir. Ancak bu süreç, aynı zamanda dijitalleşme ve e-ticaretin hızlanmasına neden olmuş, birçok işletmenin iş modellerini gözden geçirmesini sağlamıştır.

    8.2. Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilir Sanayi

    Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye’nin sanayi politikalarını şekillendiren önemli dış faktörlerden biri haline gelmiştir. Türkiye, AB ile olan ticari ilişkileri nedeniyle, yeşil dönüşüm sürecine uyum sağlamak zorundadır. Bu kapsamda, yenilenebilir enerji yatırımları artırılmakta, enerji verimliliği projeleri hayata geçirilmektedir.

    8.3. Yerli ve Milli Üretim Stratejileri

    Yerli ve milli üretim stratejileri, son yıllarda Türkiye’nin sanayi politikalarının merkezinde yer almaktadır. Yerli otomobil projesi (TOGG), bu stratejinin en görünür örneklerinden biri olmuştur. Elektrikli ve akıllı bir otomobil üretmeyi hedefleyen bu proje, Türkiye’nin otomotiv sektöründeki iddiasını güçlendirmeyi amaçlamaktadır.

    Savunma sanayiinde yerlilik oranının artırılması, bir diğer önemli hedef olarak öne çıkmaktadır. İnsansız hava araçları, zırhlı kara araçları, gemiler ve elektronik harp sistemleri gibi alanlarda yerli üretim kapasitesi artırılmaktadır. Bu çabalar, sadece savunma ihtiyaçlarının karşılanması açısından değil, aynı zamanda ileri teknoloji alanlarında know-how birikimi ve ihracat potansiyeli açısından da önem taşımaktadır.

    Sonuç

    Sonuç olarak, Türkiye’nin sanayi politikaları, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar önemli değişimler geçirmiştir. Başlangıçta devletçi ve korumacı politikalarla şekillenen sanayi stratejisi, zaman içinde dışa açık ve rekabetçi bir yapıya evrilmiştir. Günümüzde, küresel rekabet gücünü artırmak, katma değerli üretimi teşvik etmek ve teknolojik gelişmelere hızla adapte olmak, Türkiye’nin sürdürülebilir bir sanayi politikası için kritik öneme sahip hedefleri arasında yer almaktadır.

    Kaynakça

    1. Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. (2023). Sanayi Politikaları Raporu.
    2. OECD. (2022). Economic Surveys: Turkey 2022.
    3. Türkiye İstatistik Kurumu. (2023). Sanayi İstatistikleri Yıllığı.
    4. FAO. (2023). The State of Food and Agriculture 2023.
    5. Ekonomi ve Teknoloji Enstitüsü. (2023). Türkiye’nin İkinci Sanayi Devrimi ve Gelecek Vizyonu.
    Kedi cevap verdi 17 saat, 54 dakikalar önce 1 Üye · 0 Cevaplar
  • 0 Cevaplar

Üzgünüz, hiçbir cevap bulunamadı.

Cevaplamak için giriş yapın.