Öyle bir şey yazın ki, gerçeğin ötesine geçelim. Düşüncelerimizin sınırlarını zorlayalım, hayal gücümüzü serbest bırakalım ve sıradanlıktan uzaklaşalım. Her satırda bilinmeyen dünyaların kapılarını aralayalım, zihinlerimizde yeni ufuklar açalım. Unutulmaz bir yolculuğa çıkaralım, kelimelerin dansı ile gerçekliği aşalım. Doğru olanın ötesinde, belirsizliğin ve muammaların gölgesinde kaybolalım.

  • Çin Kaynaklarında Türkler

    Gönderen KingKong tarihinde 30 Ekim 2024 de 05:11

    Türk tarihinin incelenmesinde, Çin kaynaklarının önemi yadsınamaz. Bu kaynaklar, Türklerin Orta Asya’daki varlığından başlayarak, çeşitli Türk devletleri ve boylarının siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları hakkında zengin bilgiler sunmaktadır. Bu makalede, Çin kaynaklarında Türklerin nasıl ele alındığını, hangi dönemlerde ne tür bilgilerin kaydedildiğini ve bu bilgilerin Türk tarihi açısından önemini kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz.

    1. İlk Kayıtlar ve Hun-Çin İlişkileri

    1.1 Hunların Çin Kaynaklarında İlk Görünüşü

    Çin kaynaklarında Türklerle ilgili ilk kayıtlar, genellikle Hunlar (Xiongnu) ile başlar. MÖ 3. yüzyıldan itibaren Çin yıllıklarında Hunlardan bahsedilmeye başlanmıştır. Özellikle Sima Qian‘in yazdığı “Shiji” (Tarih Kayıtları) adlı eserde, Hunlar hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır.

    Sima Qian, Hunların yaşam tarzını, sosyal yapısını ve askeri organizasyonunu ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Örneğin, Hunların göçebe yaşam tarzı, at üstündeki becerileri ve ok atmadaki ustalıkları övgüyle bahsedilmiştir. Ancak, aynı zamanda Hunların “barbar” olarak nitelendirilmesi ve Çin medeniyetine tehdit olarak görülmesi de dikkat çekicidir.

    “Shiji”de, Hun toplumunun hiyerarşik yapısı da detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Hun hükümdarının “Chanyu” unvanını taşıdığı, toplumun “sağ” ve “sol” olmak üzere iki ana bölüme ayrıldığı ve her bölümün kendi içinde hiyerarşik bir yapıya sahip olduğu belirtilmiştir.

    1.2 Hun-Han Savaşları ve Diplomasi

    MÖ 200 yılında Baideng Savaşı‘nda, Hun hükümdarı Mao-tun (Mete Han), Çin İmparatoru Gaozu‘yu kuşatmış ve Çin’i vergiye bağlamıştır. Bu olay, Çin kaynaklarında detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. “Shiji” ve “Hanshu” (Han Hanedanlığı Tarihi) adlı eserlerde, bu savaşın nedenleri, gelişimi ve sonuçları ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

    Baideng Savaşı, Çin-Hun ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur. Bu savaştan sonra, Çin, Hunlara karşı daha savunmacı bir politika izlemeye başlamıştır. “Heqin Anlaşması” ile başlayan evlilik diplomasisi de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu anlaşma kapsamında, Çin prensesleri Hun hükümdarlarıyla evlendirilmiş, böylece iki taraf arasında barışın sağlanması amaçlanmıştır.

    Ancak, evlilik diplomasisi her zaman başarılı olmamıştır. Örneğin, Wang Zhaojun‘un Hun hükümdarı Huhanye ile evliliği, iki taraf arasındaki ilişkileri bir süre iyileştirmiş olsa da, uzun vadede Hun-Çin çatışmalarını tamamen engelleyememiştir.

    Hun-Han savaşları, Çin’in askeri ve diplomatik stratejilerini derinden etkilemiştir. Çin, Hunlara karşı savunma duvarları inşa etmiş, atlı birlikler oluşturmuş ve “uzak olanları yakın ederek yakın olanları saldırmak” (yuanjiao jingong) stratejisini geliştirmiştir. Bu strateji, Hunların müttefiklerini Çin tarafına çekmeyi ve böylece Hunları izole etmeyi amaçlıyordu.

    1.3 Hunların Çin Kültürüne Etkileri

    Hunların Çin kültürü üzerindeki etkileri de Çin kaynaklarında yer almaktadır. Özellikle giyim, yemek ve askeri teknoloji alanlarında Hunların Çin’i etkilediği görülmektedir. Örneğin, “Hanshu”da, Çinlilerin Hunlardan pantolon giymeyi öğrendikleri belirtilmektedir. Bu, at binmek için daha uygun bir giysi olduğundan, Çin ordusunda da benimsenmiştir.

    Hunların at yetiştiriciliği ve at üstünde savaş teknikleri de Çin’i derinden etkilemiştir. “Shiji”de, Çin’in Hun tarzı süvari birlikleri oluşturduğu ve Hun tarzı yayları benimsediği anlatılmaktadır. Bu değişiklikler, Çin ordusunun savaş kabiliyetini önemli ölçüde artırmıştır.

    Ayrıca, Hunların müzik ve dans kültürü de Çin sarayında ilgi görmüştür. “Hanshu”da, Hun müzik ve dans gösterilerinin Çin sarayında sergilendiği ve büyük beğeni topladığı anlatılmaktadır.

    1.4 Hunların Çöküşü ve Çin’e Etkileri

    Hunların çöküşü ve bölünmesi de Çin kaynaklarında detaylı olarak anlatılmaktadır. MS 48 yılında Hunların Güney ve Kuzey olmak üzere ikiye bölünmesi, “Hou Hanshu” (Geç Han Hanedanlığı Tarihi) adlı eserde ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

    Güney Hunlarının Çin’e bağlanması ve zamanla Çin toplumuna entegre olması, Çin’in etnik yapısını ve kültürünü derinden etkilemiştir. “Hou Hanshu”da, Güney Hun liderlerinin Çin sarayında önemli görevler aldığı ve Hun kökenli generallerin Çin ordusunda yüksek mevkilere geldiği anlatılmaktadır.

    Kuzey Hunlarının batıya göç etmesi ise, Orta Asya ve Doğu Avrupa’nın etnik ve siyasi yapısını değiştirmiştir. Bu göç hareketinin uzun vadeli sonuçları, daha sonraki Çin kaynaklarında da ele alınmıştır.

    2. Göktürkler Dönemi

    2.1 Göktürk Kağanlığı’nın Kuruluşu

    6. yüzyılda Göktürk Kağanlığı‘nın kurulması, Çin kaynaklarında önemli bir yer tutar. Bumin Kağan ve kardeşi İstemi Kağan‘ın faaliyetleri, Sui Hanedanlığı döneminde yazılan “Suishu” (Sui Tarihi) adlı eserde detaylı olarak anlatılmaktadır.

    “Suishu”da, Göktürklerin Juan-juan hakimiyetinden kurtulma süreci ve kendi devletlerini kurma aşamaları ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Bumin Kağan’ın Juan-juanları yenmesi ve “İl-Kağan” unvanını alması, Türk tarihinde bir dönüm noktası olarak kaydedilmiştir.

    Göktürk Kağanlığı’nın hızla genişlemesi ve güçlenmesi, Çin kaynaklarında hem hayranlık hem de endişe ile karşılanmıştır. “Suishu”da, Göktürklerin askeri gücü ve organizasyon yeteneği övülürken, aynı zamanda Çin için potansiyel bir tehdit olarak görüldükleri de belirtilmiştir.

    2.2 Çin-Göktürk İlişkileri

    Tang Hanedanlığı döneminde (618-907) yazılan “Jiu Tangshu” (Eski Tang Tarihi) ve “Xin Tangshu” (Yeni Tang Tarihi) adlı eserler, Göktürkler hakkında zengin bilgiler içerir. Bu kaynaklarda, Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk gibi önemli Türk liderlerinin faaliyetleri anlatılmaktadır.

    Çin-Göktürk ilişkileri, inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Bazen dostane ilişkiler kurulmuş, bazen de şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Örneğin, 630 yılında Doğu Göktürk Kağanlığı’nın Çin tarafından yıkılması, “Jiu Tangshu”da detaylı olarak anlatılmıştır. Bu olay, Çin’in Göktürklere karşı üstünlük sağladığı bir dönem olarak kaydedilmiştir.

    Ancak, 682 yılında İlteriş Kağan önderliğinde Göktürklerin yeniden bağımsızlıklarını kazanmaları da Çin kaynaklarında yer almıştır. “Xin Tangshu”da, İlteriş Kağan’ın liderlik yetenekleri ve Göktürklerin yeniden güçlenme süreci ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

    2.3 Göktürk Yazıtları ve Çin Kaynakları

    Göktürk döneminden kalan en önemli Türk kaynaklarından biri olan Orhun Yazıtları, Çin kaynaklarında da bahsedilmektedir. “Xin Tangshu”da, bu yazıtların varlığından ve içeriğinden kısaca bahsedilmiştir. Ancak, Çin kaynaklarının bu yazıtlara yaklaşımı genellikle yüzeysel olmuştur.

    Bununla birlikte, Orhun Yazıtları’nda anlatılan olaylar ile Çin kaynaklarında anlatılan olaylar arasında karşılaştırmalar yapmak mümkündür. Bu karşılaştırmalar, olayların farklı perspektiflerden nasıl algılandığını ve yorumlandığını göstermesi açısından önemlidir.

    2.4 Göktürklerin Çin’e Kültürel Etkileri

    Göktürkler, Çin kültürünü çeşitli alanlarda etkilemiştir. “Xin Tangshu”da, Göktürk tarzı giysilerin, özellikle de kaftanların, Çin sarayında moda haline geldiği anlatılmaktadır. Ayrıca, Göktürk müziği ve dansları da Çin sarayında popüler olmuştur.

    Göktürklerin at yetiştiriciliği ve binicilik becerileri de Çin’i etkilemiştir. “Jiu Tangshu”da, Çin ordusunun Göktürk tarzı süvari birlikleri oluşturduğu ve Göktürk tarzı eyer ve üzengi kullanmaya başladığı belirtilmektedir.

    2.5 Göktürklerin Çöküşü ve Sonrası

    Göktürk Kağanlığı’nın çöküşü ve sonrasındaki gelişmeler de Çin kaynaklarında yer almaktadır. 744 yılında Göktürk Kağanlığı’nın yıkılması ve yerini Uygur Kağanlığı’na bırakması, “Xin Tangshu”da detaylı olarak anlatılmıştır.

    Göktürklerin çöküşünden sonra, birçok Göktürk boyunun Çin’e sığınması ve Çin topraklarına yerleşmesi de kayıtlara geçmiştir. Bu durum, Çin’in etnik yapısını etkilemiş ve sonraki dönemlerde Çin’deki Türk varlığının temelini oluşturmuştur.

    3. Uygurlar ve Çin Kaynakları

    3.1 Uygur Kağanlığı’nın Yükselişi

    744 yılında Uygur Kağanlığı‘nın kurulması, Çin kaynaklarında geniş yer bulur. “Xin Tangshu“da, Uygurların kuruluşu ve ilk kağanları hakkında detaylı bilgiler mevcuttur.

    Uygur Kağanlığı’nın kuruluşu, Çin için hem bir fırsat hem de bir tehdit olarak görülmüştür. Bir yandan, Göktürklerin yerini daha az saldırgan olarak algılanan Uygurların alması Çin tarafından olumlu karşılanmıştır. Öte yandan, Uygurların hızla güçlenmesi ve geniş bir alana hakim olması, Çin’i endişelendirmiştir.

    “Xin Tangshu”da, Uygurların ilk kağanı Kutlug Bilge Kül Kağan‘ın (Çince kaynaklarda Gulipeiluo olarak geçer) liderlik yetenekleri ve Uygur Kağanlığı’nı nasıl hızla güçlendirdiği anlatılmaktadır. Ayrıca, Uygurların sosyal yapısı, yaşam tarzı ve kültürel özellikleri hakkında da bilgiler verilmektedir.

    3.2 Uygur-Çin Ticareti ve Kültürel Etkileşim

    Uygurların Maniheizm‘i kabul etmesi ve İpek Yolu üzerindeki ticari faaliyetleri, Çin kaynaklarında sıkça bahsedilen konulardır. 9. yüzyılda yazılan “Tongdian” adlı ansiklopedik eserde, Uygurların sosyal ve ekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır.

    Uygurların İpek Yolu ticaretindeki rolü, Çin ekonomisini derinden etkilemiştir. “Xin Tangshu”da, Uygur tüccarların Çin’in başkenti Chang’an’da (modern Xi’an) nasıl önemli bir ekonomik güç haline geldikleri anlatılmaktadır. Uygurlar, özellikle at ticaretinde uzmanlaşmışlardı ve Çin ordusu için gerekli olan savaş atlarının büyük bir kısmını sağlıyorlardı.

    Kültürel etkileşim açısından, Uygurların Maniheizm’i kabul etmesi Çin’de büyük ilgi uyandırmıştır. “Tongdian”da, Uygur Kağanı Bögü Kağan‘ın Maniheizm’i nasıl kabul ettiği ve bu dini Uygur topraklarında nasıl yaydığı anlatılmaktadır. Bu durum, Çin’deki dini çeşitliliği artırmış ve Maniheizm’in Çin’de yayılmasına katkıda bulunmuştur.

    3.3 Uygurların Çin’deki Siyasi Etkileri

    Uygurlar, Tang Hanedanlığı döneminde Çin siyasetinde önemli bir rol oynamışlardır. Özellikle An Lushan İsyanı (755-763) sırasında ve sonrasında, Uygurların Çin’e yaptığı askeri yardımlar, “Jiu Tangshu” ve “Xin Tangshu”da detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Uygurların Çin’e yaptığı bu yardımlar, onlara Çin sarayında büyük bir nüfuz kazandırmıştır. “Xin Tangshu”da, Uygur kağanlarının Çin prensesleriyle evlendirildiği ve Uygur elçilerinin Çin sarayında nasıl ayrıcalıklı bir konuma sahip oldukları anlatılmaktadır.

    Ancak, Uygurların artan gücü ve talepleri zamanla Çin’de rahatsızlık yaratmaya başlamıştır. “Xin Tangshu”da, Uygurların Çin’den aşırı miktarda ipek ve diğer lüks mallar talep etmesi ve bunun Çin ekonomisine olan olumsuz etkileri anlatılmaktadır.

    3.4 Uygur Sanatı ve Edebiyatı

    Çin kaynakları, Uygur sanatı ve edebiyatı hakkında da bilgiler içermektedir. “Tongdian”da, Uygurların müzik ve dans sanatındaki ustalıkları övülmektedir. Ayrıca, Uygur el sanatları, özellikle de dokumacılık ve metal işçiliği, Çin kaynaklarında sıkça bahsedilen konulardır.

    Uygur edebiyatı hakkında da bazı bilgiler mevcuttur. “Xin Tangshu”da, Uygurların kendi yazı sistemlerini geliştirdikleri ve zengin bir edebi gelenek oluşturdukları belirtilmektedir. Ancak, Çin kaynaklarının Uygur edebiyatı hakkındaki bilgileri genellikle sınırlıdır.

    3.5 Uygur Kağanlığ��’nın Çöküşü

    Uygur Kağanlığı’nın 840 yılında Kırgızlar tarafından yıkılması, Çin kaynaklarında detaylı olarak anlatılmaktadır. “Xin Tangshu”da, bu olayın nedenleri, gelişimi ve sonuçları ele alınmıştır.

    Uygur Kağanlığı’nın çöküşü, Orta Asya’nın siyasi dengesini değiştirmiş ve Çin’in bölgedeki politikalarını yeniden şekillendirmesine neden olmuştur. Çin kaynakları, Uygurların bir kısmının Çin’e sığınmasını ve Gansu bölgesine yerleşmesini de anlatmaktadır. Bu durum, sonraki dönemlerde Çin’deki Uygur varlığının temelini oluşturmuştur.

    4. Karahanlılar ve Sonrası

    4.1 İslamiyet’in Kabulü ve Çin’e Etkileri

    Karahanlı Devleti‘nin 10. yüzyılda İslamiyet’i kabul etmesi, Çin-Türk ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Song Hanedanlığı döneminde yazılan “Songshi” (Song Tarihi) adlı eserde, Müslüman Türklerin Çin’le olan ilişkileri anlatılmaktadır.

    Karahanlıların İslamiyet’i kabul etmesi, Çin’in batı sınırlarındaki dini ve kültürel yapıyı önemli ölçüde değiştirmiştir. “Songshi”de, Müslüman Türk tüccarların Çin şehirlerinde nasıl yerleşik hale geldikleri ve İslam’ın Çin’de yayılmasına nasıl katkıda bulundukları anlatılmaktadır.

    Bu dönemde, Çin’in batı bölgelerinde, özellikle de Xinjiang’da, İslam kültürünün etkisi artmıştır. Çin kaynakları, bu bölgelerde camilerin inşa edildiğini ve İslami eğitim kurumlarının kurulduğunu kaydetmektedir.

    4.2 Karahanlı-Çin Ticari İlişkileri

    Karahanlılar döneminde, İpek Yolu ticareti yeni bir boyut kazanmıştır. “Songshi”de, Karahanlı tüccarların Çin’e getirdiği mallar arasında at, deve, kürk, halı ve değerli taşların olduğu belirtilmektedir. Buna karşılık, Çin’den ipek, porselen ve çay gibi ürünler ihraç edilmiştir.

    Çin kaynakları, Karahanlı döneminde ticaretin nasıl organize edildiği hakkında da bilgiler sunmaktadır. Örneğin, “Songshi”de, Karahanlı tüccarların Çin’deki faaliyetlerini düzenleyen özel ticaret ofislerinin kurulduğu anlatılmaktadır.

    4.3 Karahanlı Kültürünün Çin’e Etkileri

    Karahanlıların İslam kültürüyle sentezlenmiş Türk kültürü, Çin’i çeşitli alanlarda etkilemiştir. “Songshi”de, Karahanlı sanatının, özellikle de mimari ve el sanatlarının, Çin’deki etkilerinden bahsedilmektedir.

    Ayrıca, Karahanlı döneminde Türkçe-Arapça-Farsça karışımı bir dilin gelişmesi ve bunun Çin’deki etkisi de Çin kaynaklarında yer almaktadır. Bu dil, sonraki dönemlerde Çin’deki Müslüman toplulukların ortak dili haline gelmiştir.

    4.4 Türk-Moğol İlişkileri ve Çin’in Perspektifi

    13. yüzyılda Moğol İmparatorluğu’nun yükselişi ve Türklerle olan ilişkileri, Çin kaynaklarında geniş yer bulur. “Yuanshi” (Yuan Tarihi) adlı eserde, Türk boylarının Moğol İmparatorluğu içindeki rolü ve konumu hakkında önemli bilgiler mevcuttur.

    Moğol İmparatorluğu’nun kurulması ve genişlemesi sürecinde, birçok Türk boyu Moğollarla ittifak kurmuş veya onların hakimiyetini kabul etmek zorunda kalmıştır. “Yuanshi”de, bu süreçte öne çıkan Türk liderler ve onların Moğol İmparatorluğu içindeki rolleri anlatılmaktadır.

    Özellikle, Uygurların Moğol İmparatorluğu’na kültürel ve idari açıdan yaptıkları katkılar, Çin kaynaklarında vurgulanmaktadır. Uygur alfabesinin Moğollar tarafından benimsenmesi ve Uygur bürokratların Moğol sarayında önemli görevler alması, “Yuanshi”de detaylı olarak anlatılmaktadır.

    5. Çin Kaynaklarının Türk Kültürüne Bakışı

    5.1 Türk Dili ve Yazısı

    Çin kaynakları, Türk dili ve yazısı hakkında da önemli bilgiler sunar. Özellikle Göktürk ve Uygur alfabelerinin kullanımı, Çinli tarihçiler tarafından kaydedilmiştir. 735 yılında tamamlanan “Tongdian” adlı eserde, Türk dilinin özellikleri ve yazı sistemleri hakkında açıklamalar bulunmaktadır.

    “Tongdian”da, Göktürk alfabesinin yapısı ve kullanımı hakkında bilgiler verilmektedir. Eserde, Göktürk yazısının sağdan sola yazıldığı ve her harfin bir sesi temsil ettiği belirtilmektedir. Ayrıca, Göktürk yazısının taş ve ahşap üzerine kazınarak kullanıldığı da anlatılmaktadır.

    Uygur alfabesi hakkında da bilgiler mevcuttur. “Xin Tangshu”da, Uygurların Soğd alfabesinden türettikleri yeni bir yazı sistemi geliştirdikleri anlatılmaktadır. Bu yazı sisteminin, özellikle dini metinlerin ve resmi belgelerin yazımında kullanıldığı belirtilmektedir.

    Çin kaynakları, Türk dilinin fonetik özellikleri hakkında da gözlemler içermektedir. Örneğin, “Tongdian”da Türkçe’nin seslerinin Çince’den farklı olduğu ve bazı seslerin Çince’de karşılığının bulunmadığı belirtilmektedir.

    5.2 Türk Gelenekleri ve İnançları

    Çin kaynakları, Türklerin gelenekleri ve inançları hakkında da detaylı bilgiler içerir. Gök Tanrı inancı, kurban törenleri, evlilik gelenekleri gibi konular, çeşitli Çin yıllıklarında ve seyahatnamelerinde yer almaktadır. 8. yüzyılda yazılan “Tongdian” ve “Xin Tangshu” gibi eserlerde, Türk toplumunun sosyal yapısı ve inanç sistemleri hakkında önemli gözlemler bulunmaktadır.

    Gök Tanrı inancı, Çin kaynaklarında sıkça bahsedilen bir konudur. “Xin Tangshu”da, Türklerin gökyüzüne ve dağlara kutsiyet atfettikleri ve yılda belirli zamanlarda Gök Tanrı’ya kurban sundukları anlatılmaktadır. Bu kurban törenlerinin nasıl yapıldığı ve hangi ritüelleri içerdiği de detaylı olarak açıklanmaktadır.

    Türklerin atalarına ve doğaya saygı gösterme gelenekleri de Çin kaynaklarında yer almaktadır. “Tongdian”da, Türklerin atalarının ruhlarına nasıl saygı gösterdikleri ve doğadaki çeşitli unsurlara (dağlar, nehirler, ağaçlar vb.) nasıl kutsiyet atfettikleri anlatılmaktadır.

    Evlilik gelenekleri konusunda da Çin kaynakları zengin bilgiler sunmaktadır. “Xin Tangshu”da, Türklerin evlilik gelenekleri, çok eşlilik uygulamaları ve levirat (ölen kardeşin eşiyle evlenme) geleneği gibi konular ele alınmaktadır.

    5.3 Türk Sanatı ve El Sanatları

    Çin kaynakları, Türk sanatı ve el sanatları hakkında da önemli bilgiler içermektedir. Özellikle Uygur sanatı, Çin kaynaklarında geniş yer bulmuştur. “Xin Tangshu”da, Uygur resim sanatının inceliği ve detaycılığı övülmektedir.

    Türk halı ve kilim sanatı da Çin kaynaklarında bahsedilen konular arasındadır. “Songshi”de, Türk halılarının kalitesi ve desenlerin güzelliği anlatılmaktadır. Ayrıca, bu halıların Çin sarayında ve zengin Çinli ailelerin evlerinde kullanıldığı belirtilmektedir.

    Metal işçiliği konusunda da Türklerin becerileri Çin kaynaklarında vurgulanmaktadır. “Tongdian”da, Türklerin silah yapımındaki ustalıkları ve süs eşyası üretimindeki incelikleri anlatılmaktadır.

    5.4 Türk Müziği ve Dansı

    Türk müziği ve dansı, Çin kaynaklarında sıkça bahsedilen konular arasındadır. “Xin Tangshu”da, Uygur müziğinin melodisi ve ritmi övülmekte, bu müziğin Çin saray müziğini nasıl etkilediği anlatılmaktadır.

    Türk dansları da Çin sarayında büyük ilgi görmüştür. “Jiu Tangshu”da, Türk dans gruplarının Çin sarayında nasıl performans sergilediği ve bu dansların Çinli seyirciler üzerindeki etkileri anlatılmaktadır.

    6. Çin Kaynaklarında Türk Ekonomisi ve Yaşam Tarzı

    6.1 Göçebe Ekonomi ve Hayvancılık

    Çin kaynakları, Türklerin göçebe yaşam tarzı ve hayvancılık ekonomisi hakkında zengin bilgiler sunar. Han Hanedanlığı döneminde yazılan “Hanshu” (Han Tarihi) ve Tang Hanedanlığı döneminde yazılan “Xin Tangshu“da, Türklerin at yetiştiriciliği, koyun ve sığır sürüleri hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır.

    “Hanshu”da, Hunların at yetiştiriciliğindeki ustalıkları övülmektedir. Eserde, Hunların atlarının hızı, dayanıklılığı ve savaş koşullarına uygunluğu anlatılmaktadır. Ayrıca, Hunların at sürülerinin büyüklüğü ve bu sürülerin nasıl yönetildiği hakkında da bilgiler verilmektedir.

    “Xin Tangshu”da ise, Göktürklerin ve Uygurların hayvancılık faaliyetleri hakkında daha detaylı bilgiler bulunmaktadır. Eserde, Türklerin koyun ve sığır sürülerinin büyüklüğü, bu hayvanların nasıl beslendiği ve hangi amaçlarla kullanıldığı anlatılmaktadır. Ayrıca, Türklerin göçebe yaşam tarzının mevsimsel döngüsü ve bu döngünün hayvancılık faaliyetleriyle nasıl uyumlu hale getirildiği de açıklanmaktadır.

    6.2 Ticaret ve Zanaat

    İpek Yolu üzerindeki ticari faaliyetler ve Türklerin zanaatkarlığı, Çin kaynaklarında sıkça bahsedilen konulardır. Özellikle Uygurların ticari becerileri ve el sanatları, Song Hanedanlığı döneminde yazılan “Songshi“de övgüyle anlatılmaktadır.

    “Songshi”de, Uygur tüccarların Çin’in başkenti Kaifeng’deki faaliyetleri detaylı olarak anlatılmaktadır. Uygur tüccarların getirdiği mallar arasında at, deve, kürk, halı, değerli taşlar ve Orta Asya’ya özgü çeşitli ürünler sayılmaktadır. Buna karşılık, Uygur tüccarların Çin’den ipek, çay, porselen ve metal eşyalar aldıkları belirtilmektedir.

    Türklerin zanaatkarlığı konusunda da Çin kaynakları önemli bilgiler sunmaktadır. “Xin Tangshu”da, Türklerin metal işçiliğindeki ustalıkları övülmektedir. Özellikle silah yapımı ve süs eşyası üretiminde Türklerin becerileri vurgulanmaktadır. Ayrıca, Türk deri işçiliği ve keçe yapımı da Çin kaynaklarında bahsedilen konular arasındadır.

    6.3 Tarım ve Yerleşik Hayat

    Türklerin göçebe yaşam tarzının yanı sıra, bazı Türk topluluklarının yerleşik hayata geçişi ve tarımla uğraşması da Çin kaynaklarında yer almaktadır. Özellikle Uygurların yerleşik hayata geçişi ve tarım faaliyetleri, “Xin Tangshu”da detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Eserde, Uygurların Turfan bölgesinde kurdukları yerleşim yerlerinden ve burada geliştirdikleri sulama sistemlerinden bahsedilmektedir. Uygurların yetiştirdiği tarım ürünleri arasında üzüm, kavun, pamuk ve tahıllar sayılmaktadır. Ayrıca, Uygurların şarap üretimindeki ustalıkları da övülmektedir.

    6.4 Madencilik ve Metal İşçiliği

    Türklerin madencilik faaliyetleri ve metal işçiliğindeki becerileri de Çin kaynaklarında yer almaktadır. “Tongdian”da, Türklerin demir madenciliğindeki ustalıkları ve demir işleme teknikleri anlatılmaktadır.

    Özellikle silah yapımında kullanılan demirin kalitesi, Çin kaynaklarında sıkça vurgulanan bir konudur. “Xin Tangshu”da, Türk kılıçlarının keskinliği ve dayanıklılığı övülmektedir. Ayrıca, Türklerin altın ve gümüş işlemeciliğindeki becerileri de anlatılmaktadır.

    7. Çin’in Türk Askeri Gücüne Bakışı

    7.1 Türk Savaş Taktikleri ve Silahları

    Çin kaynakları, Türklerin savaş taktikleri ve kullandıkları silahlar hakkında detaylı bilgiler sunar. Göktürk döneminde yazılan “Zhoushu” (Zhou Tarihi) ve “Beishi” (Kuzey Tarihi) gibi eserlerde, Türklerin at üstünde ok atma becerileri ve savaş stratejileri anlatılmaktadır.

    “Zhoushu”da, Türklerin “kurt taktiği” olarak bilinen savaş stratejisi detaylı olarak anlatılmaktadır. Bu taktiğe göre, Türk süvarileri düşman ordusuna saldırıp hızla geri çekilmekte, düşmanı kendilerini takip etmeye zorlayarak ana kuvvetlerin pusu kurduğu alana çekmekteydi. Bu taktik, Çin ordularına karşı sıkça ve başarıyla uygulanmıştır.

    Türklerin kullandığı silahlar konusunda da Çin kaynakları zengin bilgiler sunmaktadır. “Beishi”de, Türklerin kullandığı yayların gücü ve menzili övülmektedir. Ayrıca, Türklerin kılıç, mızrak ve kalkan kullanımındaki ustalıkları da anlatılmaktadır.

    7.2 Türk Askeri Organizasyonu

    Türklerin askeri organizasyonu ve komuta yapısı, Çin kaynaklarında detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Tang Hanedanlığı döneminde yazılan “Jiu Tangshu” ve “Xin Tangshu“da, Türk ordusunun yapısı ve savaş düzeni hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır.

    “Jiu Tangshu”da, Göktürk ordusunun onlu sistem üzerine kurulu olduğu anlatılmaktadır. Bu sisteme göre, ordu on, yüz, bin ve on bin kişilik birliklere ayrılmaktaydı. Her birliğin başında bir komutan bulunmakta ve bu komutanlar doğrudan kağana bağlı olmaktaydı.

    “Xin Tangshu”da ise, Uygur ordusunun yapısı ve savaş düzeni hakkında bilgiler verilmektedir. Eserde, Uygur ordusunun merkez, sağ kanat ve sol kanat olmak üzere üç ana bölüme ayrıldığı ve her bölümün başında bir komutanın bulunduğu anlatılmaktadır.

    7.3 Türklerin Askeri Teknolojiye Katkıları

    Çin kaynakları, Türklerin askeri teknolojiye yaptıkları katkılar hakkında da bilgiler içermektedir. Özellikle at koşum takımları ve eyer yapımındaki yenilikler, Çin kaynaklarında sıkça bahsedilen konulardır.

    “Xin Tangshu”da, Türklerin geliştirdiği üzengi teknolojisinin Çin ordusu tarafından benimsendiği anlatılmaktadır. Bu yenilik, süvarilerin at üzerinde daha dengeli durmasını ve daha etkili savaşmasını sağlamıştır.

    Ayrıca, Türklerin geliştirdiği zırh teknolojisi de Çin kaynaklarında övgüyle bahsedilen konular arasındadır. “Jiu Tangshu”da, Türk zırhlarının hafifliği ve dayanıklılığı anlatılmakta ve bu zırhların Çin ordusu tarafından da kullanılmaya başlandığı belirtilmektedir.

    7.4 Türk-Çin Askeri İşbirlikleri ve Çatışmalar

    Çin kaynakları, Türklerle yapılan askeri işbirlikleri ve yaşanan çatışmalar hakkında da detaylı bilgiler sunmaktadır. Örneğin, “Xin Tangshu”da, Uygurların An Lushan İsyanı‘nı bastırmak için Tang Hanedanlığı’na yaptığı askeri yardım detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Öte yandan, Türklerle yaşanan çatışmalar da Çin kaynaklarında geniş yer bulmaktadır. “Jiu Tangshu”da, Tang İmparatoru Taizong’un Göktürklere karşı düzenlediği seferler ve bu seferlerin sonuçları anlatılmaktadır.

    Bu askeri ilişkiler, Çin’in Türklere karşı geliştirdiği stratejileri de şekillendirmiştir. “Zizhi Tongjian” (Hükümet İdaresine Yardımcı Kayıtların Kapsamlı Aynası) adlı eserde, Çin’in Türklere karşı uyguladığı “barbarlara karşı barbarları kullanma” (yi yi zhi yi) stratejisi detaylı olarak anlatılmaktadır.

    8. Çin-Türk Diplomatik İlişkileri

    8.1 Elçilik Heyetleri ve Raporları

    Çin ve Türk devletleri arasındaki diplomatik ilişkiler, karşılıklı gönderilen elçilik heyetleri aracılığıyla yürütülmüştür. Bu heyetlerin raporları, Çin kaynaklarında önemli bir yer tutar. Örneğin, 7. yüzyılda Göktürk Kağanlığı‘na gönderilen Çinli elçi Wang Xuance‘nin raporları, “Xin Tangshu“da detaylı bir şekilde yer almaktadır.

    Wang Xuance’nin raporları, Göktürk toplumunun sosyal yapısı, yaşam tarzı, inançları ve ekonomik faaliyetleri hakkında değerli bilgiler içermektedir. Elçi, Göktürk sarayındaki protokol kurallarını, kağanın yaşam tarzını ve Göktürk elitlerinin günlük yaşamını detaylı bir şekilde anlatmıştır.

    Benzer şekilde, Türk elçilerinin Çin sarayındaki faaliyetleri de Çin kaynaklarında yer almaktadır. “Jiu Tangshu”da, Göktürk elçilerinin Çin sarayında nasıl karşılandıkları, hangi hediyeler getirdikleri ve nasıl ağırlandıkları anlatılmaktadır.

    8.2 Anlaşmalar ve İttifaklar

    Çin ve Türk devletleri arasında yapılan anlaşmalar ve kurulan ittifaklar, Çin kaynaklarında geniş yer bulur. Heqin Anlaşması, Tang-Göktürk İttifakı gibi önemli diplomatik gelişmeler, “Jiu Tangshu” ve “Xin Tangshu” gibi resmi tarih kayıtlarında detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Heqin Anlaşması, Hun-Han ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. “Hanshu”da, bu anlaşmanın nasıl yapıldığı, hangi şartları içerdiği ve sonuçları detaylı olarak anlatılmaktadır. Anlaşma kapsamında, Çin prenseslerinin Hun hükümdarlarıyla evlendirilmesi ve Çin’in Hunlara düzenli olarak ipek ve diğer lüks mallar göndermesi kararlaştırılmıştır.

    Tang-Gö ktürk İttifakı ise, “Xin Tangshu”da detaylı olarak anlatılmaktadır. Bu ittifak, Tang İmparatoru Taizong ile Göktürk Kağanı İşbara arasında yapılmış ve iki taraf arasındaki ilişkileri güçlendirmiştir. Anlaşma kapsamında, Göktürkler Çin’in kuzey sınırlarını korumayı taahhüt etmiş, buna karşılık Çin de Göktürklere ekonomik ve askeri destek sağlamayı kabul etmiştir.

    8.3 Diplomatik Krizler ve Çözümleri

    Çin-Türk ilişkilerinde yaşanan diplomatik krizler ve bu krizlerin nasıl çözüldüğü de Çin kaynaklarında yer almaktadır. Örneğin, “Xin Tangshu”da, Uygurların aşırı talepleri nedeniyle Tang Hanedanlığı ile yaşadıkları kriz anlatılmaktadır.

    Bu kriz, Uygurların Çin’den aşırı miktarda ipek ve diğer lüks mallar talep etmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Çin’in bu talepleri karşılayamaması üzerine Uygurlar, Çin’in kuzey sınırlarına askeri baskı uygulamaya başlamıştır. Kriz, uzun müzakereler sonucunda, Çin’in Uygurlara belirli miktarda ipek ve diğer malları düzenli olarak göndermeyi kabul etmesiyle çözülmüştür.

    8.4 Kültürel Diplomasi

    Çin-Türk ilişkilerinde kültürel diplomasi de önemli bir rol oynamıştır. Çin kaynakları, iki taraf arasındaki kültürel alışverişin diplomatik ilişkileri nasıl etkilediğini de anlatmaktadır.

    “Xin Tangshu”da, Uygur müzisyenlerinin ve dansçılarının Çin sarayında performans sergilemek üzere gönderildiği anlatılmaktadır. Bu kültürel alışveriş, iki taraf arasındaki ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

    Benzer şekilde, Çinli sanatçıların ve zanaatkarların Türk saraylarına gönderildiği de kaydedilmiştir. “Jiu Tangshu”da, Çinli ressamların ve kaligrafiların Göktürk sarayında çalışmak üzere gönderildiği anlatılmaktadır.

    9. Çin Kaynaklarında Türk Liderler ve Hanedanlar

    9.1 Hun Liderleri

    Çin kaynakları, Hun liderlerinin faaliyetleri hakkında önemli bilgiler sunar. Mao-tun (Mete Han), Lao-shang, Hu-han-ye gibi önemli Hun hükümdarlarının politikaları ve Çin’le olan ilişkileri, “Shiji” ve “Hanshu” gibi eserlerde detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Mao-tun (Mete Han), Çin kaynaklarında en çok bahsedilen Hun lideridir. “Shiji”de, Mao-tun’un babasını öldürerek tahta geçişi, Hun boylarını birleştirmesi ve güçlü bir imparatorluk kurması detaylı olarak anlatılmaktadır. Mao-tun’un Çin’e karşı uyguladığı saldırgan politika ve MÖ 200 yılında Çin İmparatoru Gaozu’yu Baideng’de kuşatması, Çin tarihinde önemli bir olay olarak kaydedilmiştir.

    Lao-shang Kağan dönemi, Hun-Çin ilişkilerinin en gergin olduğu dönemlerden biri olarak Çin kaynaklarında yer almaktadır. “Hanshu”da, Lao-shang’ın Çin’e düzenlediği seferler ve Çin’in kuzeyindeki toprakları ele geçirmesi anlatılmaktadır.

    Hu-han-ye Kağan ise, Çin ile barışçıl ilişkiler kuran Hun lideri olarak Çin kaynaklarında övgüyle anılmaktadır. “Hanshu”da, Hu-han-ye’nin Çin’e bağlılığını bildirmesi ve Çin İmparatoru ile görüşmesi detaylı olarak anlatılmaktadır.

    9.2 Göktürk Kağanları

    Göktürk Kağanlığı dönemindeki önemli liderler, Çin kaynaklarında geniş yer bulur. Bumin Kağan, İstemi Kağan, Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk gibi önemli şahsiyetlerin faaliyetleri, “Zhoushu“, “Suishu” ve “Xin Tangshu” gibi eserlerde detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Bumin Kağan, Göktürk Kağanlığı’nın kurucusu olarak Çin kaynaklarında önemli bir yer tutar. “Zhoushu”da, Bumin’in Juan-juanları yenerek bağımsızlığını ilan etmesi ve “İl Kağan” unvanını alması anlatılmaktadır.

    İstemi Kağan, Batı Göktürk Kağanlığı’nın kurucusu olarak Çin kaynaklarında bahsedilmektedir. “Suishu”da, İstemi’nin Sasani İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu ile kurduğu diplomatik ilişkiler anlatılmaktadır.

    Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk, İkinci Göktürk Kağanlığı’nın en önemli liderleri olarak Çin kaynaklarında geniş yer bulur. “Xin Tangshu”da, bu liderlerin Göktürk Kağanlığı’nı yeniden güçlendirme çabaları ve Çin’e karşı uyguladıkları politikalar detaylı olarak anlatılmaktadır.

    9.3 Uygur Hükümdarları

    Uygur Kağanlığı dönemindeki hükümdarlar ve onların politikaları, Çin kaynaklarında önemli bir yer tutar. Bögü Kağan, Ay Tengride Kut Bulmuş Alp Bilge Kağan gibi Uygur hükümdarlarının faaliyetleri, “Xin Tangshu” ve “Jiu Tangshu“da detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Bögü Kağan, Maniheizm’i kabul eden ilk Uygur hükümdarı olarak Çin kaynaklarında önemli bir yer tutar. “Xin Tangshu”da, Bögü Kağan’ın Maniheizm’i nasıl kabul ettiği ve bu dini Uygur topraklarında nasıl yaydığı detaylı olarak anlatılmaktadır.

    Ay Tengride Kut Bulmuş Alp Bilge Kağan dönemi, Uygur-Çin ilişkilerinin en yoğun olduğu dönem olarak Çin kaynaklarında yer almaktadır. “Jiu Tangshu”da, bu kağanın Çin’e yaptığı askeri yardımlar ve bunun karşılığında elde ettiği ekonomik ve siyasi ayrıcalıklar anlatılmaktadır.

    9.4 Karahanlı Hükümdarları

    Karahanlı hükümdarları, İslamiyet’i kabul eden ilk Türk hükümdarları olarak Çin kaynaklarında özel bir yere sahiptir. “Songshi”de, Karahanlı hükümdarlarının İslamiyet’i kabul etmeleri ve bunun Türk-Çin ilişkilerine etkileri anlatılmaktadır.

    Özellikle, Satuk Buğra Han‘ın İslamiyet’i kabul etmesi ve devlet dini ilan etmesi, Çin kaynaklarında önemli bir olay olarak kaydedilmiştir. Bu olayın, Karahanlıların Çin ile olan ilişkilerini nasıl etkilediği de “Songshi”de anlatılmaktadır.

    10. Çin Kaynaklarının Güvenilirliği ve Sınırlılıkları

    10.1 Çin Kaynaklarının Avantajları

    Çin kaynaklarının en önemli avantajı, düzenli ve sistematik bir şekilde tutulmuş olmalarıdır. Çin’in resmi tarih yazım geleneği, olayların kronolojik olarak kaydedilmesini sağlamıştır. Ayrıca, Çin’in komşu halklarla olan yoğun ilişkileri, bu kaynakların zengin ve detaylı bilgiler içermesini sağlamıştır.

    Çin kaynaklarının bir diğer avantajı, geniş bir zaman dilimini kapsamasıdır. Hun döneminden başlayarak, Göktürkler, Uygurlar ve diğer Türk devletleri hakkında bilgiler içeren bu kaynaklar, Türk tarihinin uzun bir dönemini inceleme imkanı sunmaktadır.

    Ayrıca, Çin kaynaklarının çoğu resmi tarih kayıtları olduğundan, genellikle olayların tarihlerini, yerlerini ve katılan kişileri detaylı bir şekilde vermektedir. Bu, tarihsel olayların kronolojisini oluşturmak ve farklı kaynakları karşılaştırmak için çok değerli bir özelliktir.

    10.2 Çin Kaynaklarının Sınırlılıkları

    Ancak, Çin kaynaklarının bazı sınırlılıkları da vardır. Öncelikle, bu kaynaklar Çin merkezli bir bakış açısıyla yazılmıştır ve zaman zaman taraflı olabilirler. Türkler ve diğer “barbar” olarak nitelendirilen halklar hakkındaki bilgiler, çoğu zaman Çin’in kendi çıkarları ve dünya görüşü çerçevesinde yorumlanmıştır.

    Ayrıca, Türkçe isimlerin ve terimlerin Çince transkripsiyonları bazen yanıltıcı olabilmektedir. Çince’nin fonetik yapısı Türkçe’den çok farklı olduğundan, Türkçe isimler ve terimler Çince’ye aktarılırken önemli değişikliklere uğrayabilmektedir. Bu durum, bazı isimlerin ve terimlerin doğru bir şekilde tanımlanmasını zorlaştırmaktadır.

    Çin kaynaklarının bir diğer sınırlılığı, Türklerin iç işleri ve kültürel yaşamları hakkında sınırlı bilgi sunmasıdır. Bu kaynaklar genellikle Çin-Türk ilişkilerine odaklanmakta, Türklerin kendi iç dinamikleri ve kültürel gelişimleri hakkında daha az bilgi vermektedir.

    Son olarak, Çin kaynaklarının çoğu, Çin sarayının bakış açısını yansıtmaktadır. Bu nedenle, sıradan insanların yaşamları, toplumsal dinamikler ve kültürel değişimler hakkında sınırlı bilgi sunmaktadırlar.

    10.3 Çin Kaynaklarının Diğer Kaynaklarla Karşılaştırılması

    Çin kaynaklarının sınırlılıklarını aşmak için, bu kaynakları diğer kaynaklarla karşılaştırmalı olarak incelemek gerekmektedir. Örneğin, Türk yazıtları (Orhun Yazıtları gibi), İslam kaynakları, Bizans kaynakları ve arkeolojik bulgular, Çin kaynaklarındaki bilgileri tamamlayıcı ve düzeltici bir rol oynayabilir.

    Orhun Yazıtları, Türklerin kendi bakış açısından olayları anlatması açısından çok değerlidir. Bu yazıtlardaki bilgiler, Çin kaynaklarındaki bilgilerle karşılaştırılarak daha dengeli bir tarih anlatısı oluşturulabilir.

    İslam kaynakları, özellikle Karahanlılar ve sonrası dönem için önemli bilgiler sunmaktadır. Bu kaynaklar, Çin kaynaklarının İslam dünyası hakkındaki sınırlı bilgilerini tamamlayıcı niteliktedir.

    Bizans kaynakları ise, özellikle Batı Göktürkleri ve Hazarlar hakkında değerli bilgiler içermektedir. Bu kaynaklar, Çin kaynaklarının Batı Türkleri hakkındaki sınırlı bilgilerini genişletmektedir.

    Arkeolojik bulgular, maddi kültür ve günlük yaşam hakkında bilgiler sunarak, Çin kaynaklarının bu konulardaki eksikliklerini gidermektedir.

    Sonuç

    Çin kaynakları, Türk tarihi araştırmaları için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu kaynaklar, Türklerin Orta Asya’daki varlığından başlayarak, çeşitli Türk devletleri ve boylarının siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları hakkında zengin bilgiler sunmaktadır. Hunlardan başlayarak, Göktürkler, Uygurlar ve diğer Türk devletleri hakkında detaylı bilgiler içeren bu kaynaklar, Türk tarihinin birçok karanlık noktasını aydınlatmaktadır.

    Çin kaynaklarının sunduğu bilgiler, Türklerin askeri gücü, diplomatik ilişkileri, ekonomik faaliyetleri, kültürel özellikleri ve dini inançları hakkında geniş bir perspektif sunmaktadır. Bu ka ynaklar sayesinde, Türklerin Orta Asya’daki hakimiyetlerinin nasıl kurulduğu, nasıl sürdürüldüğü ve nasıl sona erdiği hakkında detaylı bilgiler elde edebiliyoruz.

    Ancak, bu kaynakları kullanırken dikkatli olmak gerekmektedir. Çin’in kendi perspektifinden yazılmış olan bu eserlerde, zaman zaman önyargılı veya eksik bilgiler bulunabilmektedir. Ayrıca, Türkçe isimlerin ve terimlerin Çince transkripsiyonları bazen yanıltıcı olabilmektedir. Bu nedenle, Çin kaynaklarını diğer kaynaklarla (örneğin Türk yazıtları, İslam kaynakları, Bizans kaynakları) karşılaştırmalı olarak incelemek, daha sağlıklı sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır.

    Çin kaynaklarının bir diğer önemli katkısı, Türk-Çin ilişkilerinin tarihsel gelişimini anlamamıza yardımcı olmasıdır. Bu kaynaklar, iki medeniyet arasındaki etkileşimin boyutlarını, diplomatik ilişkilerin nasıl yürütüldüğünü, ticari bağların nasıl kurulduğunu ve kültürel alışverişin nasıl gerçekleştiğini göstermektedir.

    Sonuç olarak, Çin kaynakları, Türk tarihinin erken dönemlerini anlamak için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu kaynakların dikkatli ve eleştirel bir şekilde incelenmesi, Türk tarihinin daha iyi anlaşılmasına ve yorumlanmasına büyük katkı sağlayacaktır. Ancak, bu kaynakların sınırlılıklarının farkında olmak ve diğer kaynaklarla birlikte değerlendirmek, daha kapsamlı ve dengeli bir tarih anlatısı oluşturmak için esastır.

    Kaynakça

    1. Ban Gu. (111). Hanshu [Han Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    2. Fang Xuanling. (648). Jinshu [Jin Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    3. Liu Xu. (945). Jiu Tangshu [Eski Tang Tarihi]. Çin.
    4. Ouyang Xiu ve Song Qi. (1060). Xin Tangshu [Yeni Tang Tarihi]. Çin.
    5. Sima Qian. (MÖ 91). Shiji [Tarih Kayıtları]. Çin.
    6. Toqto’a. (1345). Songshi [Song Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    7. Wei Zheng. (636). Suishu [Sui Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    8. Yao Silian. (636). Liangshu [Liang Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    9. Du You. (801). Tongdian [Kurumların Kapsamlı Kanonı]. Çin.
    10. Li Yanshou. (659). Beishi [Kuzey Hanedanlıkları Tarihi]. Çin.
    11. Wei Shou. (554). Weishu [Wei Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    12. Linghu Defen. (636). Zhoushu [Zhou Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    13. Song Lian. (1370). Yuanshi [Yuan Hanedanlığı Tarihi]. Çin.
    14. Sima Guang. (1084). Zizhi Tongjian [Hükümet İdaresine Yardımcı Kayıtların Kapsamlı Aynası]. Çin.
    15. Li Jie. (1103). Yingzao fashi [Mimari Standartlar]. Çin.
    16. Zhang Yanyuan. (847). Lidai minghua ji [Ünlü Ressamların Kayıtları]. Çin.
    17. Huihui Yaofang [Müslüman Tıp Reçeteleri]. (14. yüzyıl). Çin.
    18. Stein, A. (1907). Ancient Khotan: Detailed report of archaeological explorations in Chinese Turkestan. Oxford: Clarendon Press.
    19. Chavannes, É. (1903). Documents sur les Tou-kiue (Turcs) occidentaux. Paris: Librairie d’Amérique et d’Orient.
    20. Pulleyblank, E. G. (1955). The Background of the Rebellion of An Lu-shan. London: Oxford University Press.
    21. Sinor, D. (1990). The Cambridge History of Early Inner Asia. Cambridge: Cambridge University Press.
    22. Golden, P. B. (1992). An Introduction to the History of the Turkic Peoples. Wiesbaden: Otto Harrassowitz.
    23. Barfield, T. J. (1989). The Perilous Frontier: Nomadic Empires and China. Cambridge: Basil Blackwell.
    24. Liu, X. (2001). The Silk Road in World History. Oxford: Oxford University Press.
    25. Beckwith, C. I. (2009). Empires of the Silk Road: A History of Central Eurasia from the Bronze Age to the Present. Princeton: Princeton University Press.
    KingKong cevapladı 3 hafta, 1 gün önce 1 Üye · 0 Yanıtlar
  • 0 Yanıtlar

Üzgünüz, yanıt bulunamadı.

Cevaplamak için giriş yapın.